TÜKENMİŞLİK SENDROMU
Son dönemde ülkemizde korona vakası ile at başı yarışan yeni bir bulaşıcı hastalık çıktı: Tükenmişlik sendromu. Tükenmişlik sendromu bireyin normal şartlarda kariyerinden, arkadaşlıklarından veya aile etkileşimlerinden aldığı keyfi ve başarı duygusunu azaltan ve bireysel kimliğin kaybedildiğine inanılmasına yol açan bir zihinsel ve fiziksel tükenme durumudur.
Aslında yukarıda ki tanımda geçen fiziksel tükenme doğrudan olmasa da , zihinsel tükenmenin getirdiği bitiklik insanı fiziksel olarak da bu noktaya getiriyor. Fiziksel ve özellikle de zihinsel tükenmişlik için profesyonel bir yardım alınmazsa kişi için daha ağır klinik vakalar ortaya çıkabiliyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalananlar ise genelde uzun süreli çalışmaya maruz kalıp, dinlenme fırsatı bulamayan sanatçılarımız, dizi ve film sektöründe çalışanlar, uzun süreli turnelere giden tüm meslek mensupları, dinlenme fırsatı bulamayan emniyet ve özelikle pandemi döneminde sağlık çalışanları ile yine pandemi döneminde vergi ve SSK borcunu ödeme konusunda zorluk çekenlerin vergi borcunu yapılandırmasını yapma, ödeme ve tahsilatlarını kabul etme, haciz kaldırma gibi mükelleflerin ivedi işlemlerini halleden vergi dairesi ve sgk çalışanlarını bu kapsama koyabiliriz. Bahsi geçen bu sektörde çalışanlar tükenmişlik sendromunu en yoğun yaşayanların başında gelmektedir. Yine aynı şekilde ailenin temel taşı olan olmazsa olmazımız annelerimizin de geleneksel Türk aile yapısı içinde ki her tür sorumluluğu yüklendiğini düşündüğünüzde onların da tükenmişlik sendromuna yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu görebiliyoruz. Annenin taşıyabileceği yükün daha fazlasının altına girmesi onu gelişen olaylar karşısında daha hassas hale getirebiliyor; onun üstüne eklenen farklı olumsuz hadiseler de kişinin direncini kırabiliyor. Burada yapılması gereken tüm aile bireylerinin kişinin üzerindeki yükü hafifletip onun bu sendromu aşmasına yardımcı olmaktır.
Bunun yanında tükenmişlik sendromunu yaşamakla birlikte, bu sendromu yaşadığını bile bilmeksizin 7/24 nerdeyse karınca gibi çalışan emekçilerimiz de mevcuttur. Diğerlerinden farklı olarak onların tükenmişliklerine takılma zamanları bile yoktur. Bu çalışan kesimdekileri ise hurda atık ve malzemelerini toplayanlar, acil tıp teknisyenleri, vardiyalı çakışan sağlık ve emniyet mensupları olarak sayabiliriz
Sektörün getirdiği zorluğun yanı sıra, o sektörde yeteri kadar örgütlenilmemiş olmak, yasadan doğan boşluklar da bu tükenmişliği tetikleyen ana sebeplerdendir.
Zincir mağazaların önündeki çöp bidonlarının önünde akşam rızkını arayanların ya da boyundan kilosundan ağır olan kol gücüyle götürdüğü o tekerlekli motorsuz yük aracıyla hurda kağıt, plastik toplayanların ya da ilçe meydanında acaba beni seçerler mi stresinden midesine kramplar girmesine aldırmadan sabahın ayazında toplanan ırgat, inşaat işçisi, gündelikçinin acaba sizce tükenmişlik sendromuna yakalandım deme lüksü var mı? Maalesef yok. Çünkü onların lüksü akşam yevmiyesini alıp, sonrada bir iki somun ekmekle birlikte şansı yaver gittiyse önlerine sıcak bir tarhana çorbası ile pilav yiyebilmekten ibaret olmaktadır.
Fakirliği, sefaleti buram buram iliklerine kadar hisseden birine tükenmişlik sendromu hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorabilecek cesareti bulabiliyor musunuz kendinizde!
Şair yazar Tevfik TEKMEN’de tam tam bam telimize dokunmuş gibi Tükenmişliği haykırmış dizelerinde.
Tükenmek
Tükenmek nedir
Bilir misin
Hani bitmek
İşte o gibi
Henüz bitmedim ama
Tükendim
Öyle zordayım ki
Ölemiyorum bile
Gelip alır mısın beni
Bitmeden
Gözünü seveyim
Vakit artık şimdi.