Ana Sayfa Köşe Yazarları 15.05.2014 3080 Görüntüleme

SOMA

Ülkemiz tarihindeki en çok kayıplı maden kazasını 13 Mayıs ta Somada yaşadı. Tüm ulusumuzun yüreği yanıyor. Üç gün ulusal yas ilan edildi ve bayraklar yarıya indirildi. Haberler neredeyse başka hiçbir konuya yer vermedi. Gün geçtikçe kayıp sayısı arttı ve bu yazıyı yazarken bile kayıp sayısının artacağından endişeliyiz. Çünkü madende kaç kişi var tam olarak bilinmiyor. Vardiya değişimi deniliyor ama kimler içeride kimler dışarıda belli değil. Böyle bir şey olabilir mi? Yevmiyeleri neye göre dağıtacaksın acaba ey taşeron. Puantaj da tutmuyormusunuz, kapıdan girerken işçi ben geldim diye kime söylüyor acaba, hadi kart sistemi pahalı taktırmadın diyelim, madene girerken kimse sormuyor mu kardeşim sen kimsin?

O kadar çok soru var ki. Önceki yazımda belirttiğim gibi aslında bu kömür işi tümden yanlış. Geleceğimiz açısından, insanlık açısından. Soma da bir termik santrali var dev gibi. Elektrik üreteceğiz derken kömür yakıyor ve havamıza karbon salıyoruz. Hani Dünya Çevre Ajansı  “eğer biran evvel termik santrallerini kapatmaz isek 2050 yıllarında soluyacak hava kalmayacak” demesine rağmen yenileri açılan dünyamızda her şey para kazanmak olduğunu zannediyoruz ya. Kızılderili atasözü var: son balığı da yediğimizde paranın yenecek bir şey olmadığını anlayacaksınız. 2050 çok uzak bir yıl değil çocuklarınızın büyük bir bölümü fakat torunlarınızın neredeyse tümünün yaşıyor olması muhtemel bir zaman. Gelecekte bir gün gelecek Dünya Çevre Ajansını umursamamanın cezasını onlar çekecek. Bugün Somadaki işçilerimizin çektikleri çilelerin ve verdiğimiz kayıpların hesabını kimler verecek?

Siyasilerimize ne demeli. Sanki koruma ordusunun içerisinden çıkıp acılı bir vatandaşımızın sırtını sıvazlamak, başınız sağ olsun diyebilmek için mi gittiler apar topar Soma’ya. İnsanlar acıları henüz tap teze iken, hatta bazıları halen umutla madenin kapısında yakının çıkarılmasını beklerken bir devlet büyüğünün gelmesi, etrafı ablukaya alarak insanların bariyerlerin dışına itilmesi ne kadar doğru? Açıklamalar neredeyse “önemli değil bu tür kazalar normal” şeklinde olunca bırakın evinin direğini, sevdiceğini  kaybedenleri kilometrelerce uzakta olan halkımıza bile neler hissettirdiğini hiç düşünemiyorlar mı? Başımıza gelen her durum siyasi olarak bir edinim sağlama aracı olarak kullanılması nezaketsizlikten ötede ayıp hatta bazı durumlarda günah bile sayılabilir. Canın zor kurtarmış, yüzlerce arkadaşını kaybetmiş her yeri karalara bulanmış bir işçimiz ambulansa yürüyerek bindirilmesi bir kenara sedyeye yatarken çizmelerini çıkartmak istemesi herhalde herkesin boğazına bir yumruk olmasına sebep olmuştur. Zarafet için ne tertemiz giyisiler ne de zengin olmak gerekmediğini hatta sinirlerimizin bozuk olmasının bile geçerli bir sebep olmayacağını bize gösteren bu kardeşimize teşekkür ediyorum.

Bazı arkadaşlar “demek ki dağıtılan kömürler bedelsiz değilmiş” diye sosyal medyada paylaşımlarda bulunmuşlar. Elbette bedelsiz değil, bedelini tüm milletimiz ödemekte ve buna da sosyal adalet denilmekte fakat her kömür dendiğinde akla gelen dağıtılan kömürler olmasın diye daha vahim olan durumları da belirtmek istedim. Dağıtılan kömür çoğunlukla ithal ve tutarı onlarca milyar TL. Soma daki kömür elektrik üretmek için çıkarılan yüksek kalorili kömür. Hani şu güneş ve rüzgar enerjisi ile de üretebildiğimiz elektrikten bahsediyorum. Evet, kömür santrallerine göre biraz daha pahalı bir üretim şekli olabilir fakat kaybedilen insan canlarının pahası kadar olabilir mi? Hele hele kayıp edilecek olan çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşamı olursa.

15 Mayıs 2014

Gökhan Taneri VURAL

info@gokhanvural.com

www.gokhanvural.com

İlginizi çekebilir

HEY TOKSİK POZİTİF ?

HEY TOKSİK POZİTİF ?

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb