Seçim günü tam oylar sayılacak, trafoya kedi girdi. Elektrikler kesildi, sandık sonuçları bir yöne doğru giderken diğer yönde belirlendi.

Referandum oylaması yapılıyordu seçimin tamamlanmasına 1,5 saat kala mühürsüz oylar geçerli sayıldı. Sonuçlara etkisini son beş yıldır yaşıyoruz.

Aynı zarf içerisindeki 4 oydan biri geçersiz sayıldı. Seçim tekrarlandı, fakat bu sefer oy farkı 800.000 oldu.

Bunun gibi örnekler hafızalarımızda dururken yeni bir seçime doğru gidiyoruz. İster istemez acaba bu sefer ne gibi bir şey olacak diye beklenti içine giriyor insan.

Seçim sonuçlarında olabilecek aksaklıklara itiraz edebilmek amacıyla her sandık sonucu hemen her parti tarafından örgütlü bir çalışma yapılarak elde ediliyor. Kimi zaman sivil oluşumlar da işin içerisinde rol alıyor. Elde edilen sonuçlar ülkenin dört bir yanından il merkezleri ve genel merkezlerde toplanarak YSK’nın açıkladığı sonuçlar ile karşılaştırılıyor. Farklılıklar için ilçe seçim kurullarına itiraz dilekçeleri yazılıyor pek tabii ekinde ıslak imzalı sandık sayım tutanağı ile birlikte.

Seçim sistemimizin güvenliği ancak böyle sağlanabiliyorken neredeyse tüm sandık sonuç verileri internet aracılığı ile gönderiliyor. Ülke genelinde GSM veya Türk Telekom altyapısı ile çalışan internet sistemimiz üzerinde veri transferi gerçekleşmekte. Peki ya internet çalışmaz ise sandık verileri merkezlerde nasıl toplanacak? Ya da söyle soralım; siyasi partilerin internet olmadığı hallede alternatif olacak bir eylem planı var mı?

Olur mu öyle şey demeyin. Birkaç yıl önce küçük bir deprem oldu Türk Telekom 3 gün hizmet veremedi. Ya da istenmeyen içeriklerin engellenebildiği bir dünyada yaşıyoruz. Hatta manipüle bile edilebildiği bir dijital dünyamız var. Her ne kadar günlük hayatımızda kavrayabildiğimiz sistemin çok daha gelişmişi bazı kurumlarca kullanılıyorken, her geçen gün yepyeni gelişmelere tanık oluyoruz.

Örneğin; internet üzerinde herhangi bir arama yaptığınızda, arama yaptığınız konu hakkında diğer platformlarda reklamlar karşınıza çıkıyor. Son günlerde kişisel verilerin korunması adı altında çeşitli uyarılar ve sözleşmelere hızlıca evet dediğiniz ara yüzlerle sık sık karşılaşılıyor. Bu demek ki kişisel verileriniz, yani ilgi alanlarınız, merak ettikleriniz veya alışkanlıklarınız hakkında bilgisi olan firmalar ürünlerini size pazarlayabilmek için istemediğiniz zamanlarda gözünüzün içine sokabiliyor.

Peki, hal böyle iken siyasi partiler internet üzerinden sağlanan kişisel verilerden faydalanmıyor mu? Hemen herkes kendi ilgi alanlarını bizzat paylaşırken, duygularını, arzularını, öfkelerini ölçmek o kadar da zor olmasa gerek.

Elektriksiz bir hayat düşünülemezken, internetsiz bir hayat da düşünülemez durumda değil mi? Trafoya kedi girebiliyorsa, internet sistemimize de virüs girebilir. Üstelik bunun adı siber saldırı da olabilir. Benden söylemesi.

24 Ağustos 2022

Gökhan Taneri VURAL