ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI
Bu cümleyi kendi kendine söyleyip te arkasından sebeplerini sayan muhtemelen bir dünya insan vardır. Peki durup dururken neden “ şimdi ki aklım olsaydı” diye başlayan bir cümle kurarız. Üzerinde durulması gereken konu da bu aslında. Sebep mi arıyorsunuz? Sebepleri çok ta uzaklarda aramaya gerek yok. Buna manevi tatminsizlik de diyebiliriz, kıymet bilmemek te diyebiliriz, kendini ispatlama da diyebiliriz, farklı bir evreden başka bir evreye geçerken yaşanılan psikolojik travma nedeniyle kendini anlayabilecek birine ihtiyaç duyma da diyebiliriz.
Şimdiki aklın olsa ne yapardın diye, size sorsalar ne derdiniz? Hiç düşündünüz mü?
- Şimdiki aklım olsa memur olmazdım.
- Şimdiki aklım olsa evlenmezdim.
- Şimdiki aklım olsa köyümde kalır, şehre gelmezdim.
- Şimdiki aklım olsa evlenmek için acele etmezdim.
- Şimdiki aklım olsa çocuk yapmazdım.
- Şimdiki aklım olsa mal mülk, para derdine düşmez; hepsini çatır çatır yerdim.
- Şimdiki aklım olsa anama babama daha çok vakit harcardım.
- Şimdiki aklım olsa sevdiğim işi yapardım.
Tabi ki bu kendi kendine sormaların sonu yok. Bir de şunu unutmamak gerekir ki; her tercih kişinin kendi hür iradesi ile aldığı bir karardır. Kimse kimsenin kafasına silah dayamıyor.
Tercihini sorgulayan insan, yaptığı tercihle hayatının alt üst olduğunu dile getirdiği zaman, işte böyle bir sorgulama ihtiyacı hisseder. Peki nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olduğunu. Geriye dönüp te ; şimdiki aklım olsaydı dediğin tercihini yaşama şansın olsa belki memnun bile olmayacaksın.
O zaman demektir ki; elimizde olanların kıymetini bileceğiz; bunun lamı cimi yok.
Aslında doğru olanı şu ki; biz insanlar elimizdekinin kıymetini bilmeden daha çoğunu isteriz. Hep daha çoğunu; aman fazla olsun da, eksik olmasın. Aslında elinizdekidir en değerli olan.
Kısa söyleşimizi güzel bir anekdot ile noktalayalım isterseniz.
Bilge bir adam düzenlediği konferansta sorar: Size bir milyon dolar versem kimler mutlu olurdu? Tabi ki herkes el kaldırır. Sonra ekledi: Ama ertesi gün uyanamayacaksınız. Şimdi elleri göreyim. Sonuç: Kimseden el kalkmaz. Madem yeni bir güne uyanabilmeyi bir milyon dolardan daha değerli buluyorsunuz; neden her sabah en az bir milyon dolar bulmuş gibi mutlu değilsiniz? Salonda derin bir sessizlik olur. Unutmayın bugüne uyanamayan binlerce, milyonlarca yüz, sizin kadar şanslı değil. Şansınızın farkında olun ve bunu iyi değerlendirin. Elinizdeki değerlerin, imkanların kıymetini iyi bilin.
Sonuçta iki günlük dünyada herkesin iyisiyle kötüsü ile yaşayacağı bir hayatı var. O yüzden keşkelerle kafa yormayı bırakıp önünüze bakmanız ve kalan hayatınızı en mutlu bir şekilde yaşamanız daha mantıklı değil mi?
Şunu unutmayın, parola şu olmalı: Hayat yaşamaya değer; yaşanmışlıklarla cebelleşmektense, kalan ömrünüzde mutlu olun.
Genç sanatçımız Bilal Sonses’te “ Şimdiki aklım olsaydı” parçası ile konuyu ne güzel şiirselleştirmiş.
Güneşi söndürdüm, geceyi yaktım
O limana söyleyin, gemileri yaktım
Silmişsin yazılanı, dinmişti acılarım
Ah, olsaydı şimdiki aklım
Güneşi söndürdüm, geceyi yaktım
O limana söyleyin, gemileri yaktım
Silmişsin yazılanı, dinmişti acılarım
Ah, olsaydı şimdiki aklım
Beni zorluyorlar, yapıcam son bir olay
Bu mu doğru olan? Şeytanı kolluyorlar.
Girdim zorlu yola, biraz toydum ama
Dibin dibindeyim ama keyfim on numara.
Beni yargılama, bakma ardına da
Nefes aldım ama bu şehir dardı bana
Sana sardım ama gelme yardıma da
Ziyanı yok, hayalin kârdı bana
Söylе, sen misin acıma deva?
O nasıl işve, o nasıl eda?
Bir gülüşüm var; acıma, gel al
Bir de canım var, başıma bela
Güneşi söndürdüm, geceyi yaktım
O limana söyleyin, gemileri yaktım
Silmişsin yazılanı, dinmişti acılarım
Ah, olsaydı şimdiki aklım