ŞİDDET TOPLUMUNUN YANSIMALARI
Yaz mevsiminin son demlerini yaşadığımız şu son günlerde hepimizde halsizlik, yorgunluk , hiçbir iş yapmak istememek , sürekli işlerimizi ertelemek , uyuşukluk hissi gibi bir sürü şikayetler oluşur ve bu şikayetlerde beynimizde “ çok mutsuzum” kelimesiyle yankılanma yapmaktadır. Acaba neden mutsuz oluruz ? Mutsuz olmanın neticesinde vücudumuzda ne gibi fizyolojik değişimler gerçekleşir kim bilir ! Mutsuzluk , sevgisizlik şiddet doğurur mu acaba ?
Bugün günlerden Cuma ve Kamu’da çalışanlar için son mesai günü olduğu için iki günlük dinlenmeye aç olan beden motive bir vaziyette çalışmaya odaklanmış durumda. Hava kasvetli ve insanlara olan öfkesinden suratını karartmış vaziyette ; ardından nuh tufanını aratmayacak şiddette bir fırtına ve yağmur her tarafı göle dönüştürdü.
Arabaların korna kirliliği o güzelim İstanbul’u ne kadar çirkin göstermekte ; ama bunlara aldırış etmeyen trafik canavarı denecek bir sürücü altındaki lüks arabanın ağırlığından mı bilinmez makas atarak ilerleyip sağ tarafa manevra yaptığı esnada yolun sağından gitmekte olan ekmeğinin peşinde olan sepetinde muhtemelen yiyecek taşıyan motokuryeye çarpmak suretiyle yere düşmesine ve gencin yola savrulmasına neden oldu. İşin ilginç tarafı kafası kaldırıma çarpmanın şiddetiyle kanayan ve travma geçiren motosikletli sürücüye çarpan şahıs “ Lan şerefsiz ! Ne kırıyorsun motosikleti önüme ; amacın benden para koparmaksa avucunu yalarsın. “ demesiyle neye uğradığını şaşıran delikanlı “ Abi ! Ne diyorsun sen ; ben sağ şeritten hiç ayrılmadım ki “ dese de adam kimseye aldırış etmeden tabiri caizse “Vın topuk” ortadan tüymekte bir beis görmez. Şimdi bu adamdaki rahatlığın sebebi , gösterdiği şiddeti savunmasının arkasında ne olabilir ?
Sosyologlar mevsimler geçiş dönemlerinde birçok kişide depresif duygu bozukluklarının görüldüğünü belirtse de bunu sadece mevsim değişikliğine indirgemek işin kolayına kaçmak gibi oluyor sanki.” Mevsim değişti ben şu adama gidip bir çakayım” türünden bir genişliği tedavi edecek doktor var mıdır? Bilinmez ama şiddet toplumunun örnekleri bunlarla da sınırlı değil ki !
Televizyon haberlerinde hemen her gün kadına şiddet haberlerini duyduğumuzda şiddeti uygulayan caniyi , zavallı kedi köpeğin derisini yüzüp , orasını burasını kesen insanlıktan nasibini almamış serserileri kınamaktan veya küçük yaşta çocuklara işkence ve tecavüz ettikten sonra öldüren sapık ruhlu yaratıkları kınamaktan başka bir şey yapamaz olduysak ortada sorgulanması ve düzeltilmesi gereken bir şeylerin olduğu aşikar olmaktadır.
Şiddet eğilimi gösteren bireylerin tabii ki Türk Ceza Kanununda yer alan en ağır ceza ile cezalandırılması şart olmakla beraber , insanlarımızı şiddete , kendi adaletini kendince sağlamaya yönlendiren nedir acaba ? Şiddet eğilimi gösteren insanların genelde mutsuz insan profillerinden oluştuğu sosyologlar tarafından ifade edildiği ve çeşitli araştırmalarla kanıtlandığına göre o zaman sorunun çözümü önce mutlu , seven , sayan , savaştan değil barıştan yana olan bir toplum oluşturmamız gerektiği ortaya çıkıyor ki ; şiddet eğilimini minimize edelim.