KENDİ KENDİNİZİN SİRİUS’U OLUN
Diyelim ki bir dolap yapmak istiyorsunuz, bunu nasıl yapacağını bilen birine gidiyorsunuz. Size bir testere uzatıyor ve ilk defa ahşabı tanıyan birisiniz. Gösteriyor ve çizgi boyunca kes diyor. Testereyi daha önce hiç kullanmadığınız da kesin. Düğmeye basıyorsunuz ve her yere gidiyor testere elbette ki ahşabı kesemiyorsunuz ve her yere zarar veriyorsunuz. Sonra geri geliyorlar ve “Sana ne yapman gerektiğini söyledim. Bütün bu hasarı nasıl yaptın? Bir saatliğine odana git.” Diyorlar. Odana gidiyorsun. Ve düşünüyorsun. Testereyi veriyorlar ve şu çizgiyi kes diyorlar. Ama ben hiçbir şey öğrenmedim. Tek öğrendiğim utanmam gerektiğiydi. Daha iyisini yapabilmeliydim. Hepsi benim suçum.
Çocukları sık sık cezalandırdığımız durumlara benzer durumlarda nasıl hissedeceğimizi bir düşünün.
Çocuklar kendilerini bağlı hissettiklerinde arzu edilen veya sosyal olarak uygun şekillerde davranırlar. Duygusal dünyalarında sevildiklerini, saygı duyulduğunu, desteklendiğini ve onaylandıklarını hissettiklerinde, arzu edilen şekilde davranırlar.
Araştırmalar ayrıca, ebeveynleri çocukları ile duygusal olarak ne kadar uyumluysa ve çocuklarının duygularını ne kadar az onaylamaz ve eleştirmezlerse, çocukların duygularını ve davranışlarını o kadar iyi düzenleyebildiğini göstermektedir.
Aborijin kabilesinden bir antropolog, “Anbarra çocuğu hiçbir kural duymaz ve hiçbir ceza almaz” dedi. Disiplinle ilgili diğer Aborijin yaklaşımları, “çocuk itaat edip etmeme konusunda nihai seçeneğe sahiptir ve emre uyulmazsa yetişkinler aşırı derecede üzülmez” fikrini içerir. Ödüller veya cezalar yerine, çocuklar nasıl davranacaklarını “yıllar boyunca deneme yanılma yoluyla” öğrenirler.
Herhangi bir ebeveynlik kararı gibi – uyku treninden ekran zamanının ikilemine kadar – çocuklarımızı nasıl disipline ettiğimiz (veya “öğrettiğimiz”) son derece kişiseldir. Disiplinle ilgili inançlarımız, kültürümüz, çevremizdekilerin tutumları, yetiştirilme tarzımız, hatta mevcut stres seviyemiz tarafından şekillendirildi. Disiplinin gerekli olduğunu düşünüp düşünmediğimiz de, hangi kuralları koyduğumuza bağlı olarak durumsaldır:
Oynadığı için mutlu olurken terleyen bir çocuğu oyundan alıkoymak yerine istediği kadar oynamasına izin vermek, hem sizin ona karşı itaat zincirini zorlamamanızı hem de onun insiyatif kullanmasına müsaade edecek.