İYİ Parti Beykoz Belediye Başkan Adayı Bilgehan Murat Miniç, seçim çalışmalarına başladı. Miniç düzenlediği salon toplantısında yoğun bir kalabalığa hitap etti.
Öz Paşabahçe Düğün salonunda düzenlenen toplantıya; İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, İl Başkan Yardımcısı Levent İnanır, İYİ Parti Beykoz İlçe Başkanı Akif Taşdemir, Beykoz Alperen Ocakları ve çok sayıda partililerin yanı sora Bilgehan Murat Miniç sevenleri katıldı.
Programa katılımı beklenen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Millet İttifakı görüşmeleri kapsamında CHP Grubu ile acil çıkan bir toplantısından dolayı katılamadığı belirtildi.
İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu yaptığı açıklamada, “İstanbul’da desteğimiz Ekrem İmamoğlu’na, Beykoz’da da Bilgehan Murat Miniç kardeşimle Beykoz Belediyesine talibiz. Israrla bu yerel seçimi farklı bir alana çekme gayreti gösteriyorlar. Bu yerel seçimi farklı kavramların içine sıkıştırmak istiyorlar. 31 Mart bir yerel seçimdir. Sadece siyasi çıkar için milleti iki kutuba bölmek kabul edilebilecek bir davranış değildir.
Özellikle semboller üzerinden bu davranışı sergiliyorlar. Hiç kimsenin, İYİ Parti’nin bayrağa olan, milliyetçiliğe olan aşkını, İYİ Parti’nin vatanın bütünlüğüne yönelik saygısını tartışmak haddine değildir.
Zamanında malum terör örgütleriyle görüşmeler yapmış, Dolmabahçe Mutabakatı’nı imzalamış. Habur sınırında davul-zurna ile teröristleri karşılamış zihniyetin bize söyleyecek hiçbir sözü yoktur. İYİ Parti olduğu sürece ay yıldız daima gökyüzünde dalgalanacak ve vatanın bölünmez bütünlüğünün sigortası da biz olacağız” dedi.
Salonda yoğun bir tezahürat ve alkışlarla mikrofona gelen İYİ Parti Beykoz Belediye Başkan Adayı Bilgehan Murat Miniç, Beykoz’a sevdası olduğunu söyledi. Murat Miniç sevenlerine “Beykoz’un çocukları” diye hitap etti.
İYİ Parti Beykoz Belediye Başkan Adayı Bilgehan Murat Miniç’in Öz Paşabahçe Düğün Salonunda yaptığı konuşma şöyle:
“Yüreği yiğit Beykoz’un çocukları, ağzı dualı analar, bacılar, ağabeylerim şeref verdiniz. Sefalar getirdiniz. Bundan beş yıl önce bir sözümüz vardı. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’na Beykoz’un anahtarlarını getirme sözü vermiştik. Mutlu, temiz ve güzelliğin olduğu, haksızlığın, yolsuzluğun, rantçılığın ve talanın olmadığı eski günlerimizdeki gibi çayırda top oynadığımız, Kavak’ta denize girdiğimiz, Kaymakdonduran’da, Sultaniye’de şucu bucu demeden piknik yaptığımız, cenazesine omuz verdiğimiz bizim Beykoz’umuzu yeniden kazanmak için gece gündüz çalışacağız! Bu seçimi Beykoz’un çocukları kazanacak!
Birincisi; biz göreve gelirsek, göreve gelen hiçbir kimse yolsuzluk yapamayacak. İkincisi; Allah’ın izniyle göreve gelirsek Beykoz halkı yönetime ortak olacak! Üçüncüsü; Biz Allah’ın izniyle göreve gelirsek sokaklarımız temizlenecek; sokaklarımızda evsiz, aç başıboş bir kimse olmayacak. Ve dördüncüsü; Beykoz Belediyesini inşallah kazanırsak; Beykoz’da hayat ucuzlayacak. Peki, bunları nasıl yapacağız? Kimse yolsuzluk yapamayacak. Biz bir ihale yaptığımızda yapılan ihaleler sokaklara kuracağımız mini ekranlardan ve internet üzerinden canlı yayınlanacak.
Bununla beraber biz Beykoz AŞ şirketini kuracağız. Bu şirkete her Beykozlu hane başına birer lira vererek üye olacak. Ortağı olduğunuz bu şirket ihaleleri sokaklarda mini meydanlarda dev ekranlarda ve internet üzerinden canlı görerek takip edeceksiniz.
Beykoz’un kaderi kapalı kapılar ardında, o kişiye bu kişiye değil, Beykoz halkıyla Beykoz’un kaderini çizeceğiz. Kimse oğlunun, dayısının oğlunun yahut herhangi bir akrabasına ihale veremeyecek. Her ne oluyorsa Beykozlunun gözünün önünde Beykozlunun ortaklığı ile olacak!
Biz Beykoz AŞ’ye üye olanlara kart vereceğiz. Bir şirket ihaleye girer on milyon verir. Öbürü gelir dokuz olur sekiz olur diyelim en son yedi buçuk oldu. Ve siz Beykozlular iki buçuk milyon kara geçtiniz. Bunu nasıl bölüşeceğiz? Bunu kart sahiplerinin kartlarına göndereceğiz. Ve istedikleri yerde istedikleri şekilde bu parayı kullanacaklar. Biz bunu beş sene evvelde söyledik. O zamanda bunu çaldılar ve kısmen uyguladılar. Kart dağıttılar. Alışveriş destek kartı diye. Vatandaşa ne dediler yine; sen yemek istiyorsan Beykoz Belediyesi’nin kapısına geleceksin. Gene bizim kapımıza geleceksin. Bize karşı başını eğeceksin dediler. Bizim anlattığımız gibi bunları uygulayamazlar. Bunu uygulamaya kimsenin yüreği yetmez. Bunu uygularlarsa garibin, fakirin fukaranın ekmeği üzerinden zenginleşemezler çünkü. Biz bunları yaparız çünkü garibin, yetimin hakkını yemek gibi derdimiz yok. Derdimiz vatanımıza, milletimize hizmet etmektedir.
Beykoz Belediyesi’nin milyonluk bütçesi var. Geçen senenin bütçesi 487 milyon liraydı. Biz Beykoz AŞ’yi kuracağız. Sizlere kartlar da vereceğiz. Birçok servisçimiz bilir. Filo indirimi vardır. 100 bin kişilik bir aile olduk. Biz bir benzin istasyonuna gideceğiz. Bir yer ile % 4 üzerinden anlaştık diyelim. Bin liralık mazot alındı. % 4 indirim var. Kaç yapar? 40 lira yapar. Bu 40 liranın % 10’u için diyeceğiz ki; kardeşlerim siz bunu kumbara hesabımıza aktarın biz o hesapla beraber yardıma ihtiyacı olana, sokakta kalmış insana veya bir sokak hayvanına yardım edelim. Bu zor bir durum değil. Yapılabilir; bunun için sadece niyet etmek ve bizim o koltuklarda oturmamız gerekli. Hayatı ucuzlatacağız dedik. Bakın mazotu ucuzlattık. Beykoz’da hayat ucuzlayacak demiştik. İnşallah olacak.
Bütün projelerimizi anlatmayacağım. Neden? Çünkü bizden kopya çekiyorlar. Bu seçimi Beykoz’un çocukları kazanacak dedim. Sloganımızı çaldılar. Temiz siyaset, dürüst siyaset dedik; etiketlerimizi kopyalamaya başladılar.
Genç Beykoz diyoruz. Beykoz’un gençleri bizlerle beraber onda sorun yok. Bizim asırlık çınarımız Beykoz sporumuz var. Biz gençlerimizle asırlık çınarımızı hak ettiği yere taşıyacağız. Boynumuzun borcudur. Eskiden Şişe Cam vardı. Beykoz’un markasıydı. Beykoz’un markası kalmadı artık. Deri kundura vardı. Kalmadı artık. Kala kala asırlık çınarımız Beykoz sporumuz var ve hak ettiği yere taşıyacağız.
Ben bir şeye kızıyorum. Beykoz’un birinci meselesi imardır diyorlar. Beykoz’un 4 bin tane çocuğu tedavi olmak için Amatem’de sıra bekliyor. Eğer siz diyorsanız ki ilk mesele imardır. Vicdanınıza sığınıyorum. Birinci meselemiz gençlerimizdir. Allah korusun. Çocuğunuz uyuşturucuya bulaşsa sizin eviniz 150 m² olsa ne olur? 250 m² olsa ne olur?
Bu proje yeni bir proje değil. Bunu bize engelli bir kardeşimiz getirdi. Bu projeyi aslında yıllar evvel yapmışlar. Beykoz Belediyesi’ne götürmüşler. Beykoz’da 6-7 bin dolaylarında aileleri ile beraber yaklaşık 50 bin kişi engelli veya ailesi. Belediyemiz ne yapmış? Bunun için Beykoz’da yer yok demişler. Yok mu yer Beykoz’da engelliler için? Bir tesis kuracak, onlara spor yapacakları, eğitim alacakları bir yerimiz yok mu? Okçular Derneği’ne verirler. Onu da anlatacağım. Engelli kardeşlerimiz eğitim ve rehabilitasyon görecekler. Aldıkları eğitim bu tesislerde üretime dönüşecek aynı zamanda. Ürettikleri ürünleri Beykoz AŞ olarak satın alacağız. Ailelerine katkıda bulunacaklar ve biz geldiğimizde ötelenmiş olmayacak gidin evlerinizde oturun denilmeyecek artık.
Sahada gezenler buraya kendilerini kimin gönderdiklerini anlatıyorlar. Ya da Bilgehan Murat Miniç aday oldu şuradan şu kadar oy alır, burayı böyle böler! Beykoz ile ilgili bir tane proje açıklayan yok Bilgehan Murat Miniç’ten başka! Var mı? Bizim için tecrübesiz diyorlar. Doğru, biz sizin gibi yalan söyleyemeyiz. Biz utanırız, yüzümüz kızarır. Evet, biz tecrübesiziz. Rüşvet nedir bilmeyiz. Harama uzanmadı bizim ellerimiz. Yolsuzluk, ihalede rant nasıl olur biz bilmeyiz. O makamlara gelip bizde bunları yapacaksak Allah bize bunları nasip etmesin. Hatırlayın. AK Parti’nin bir belediye başkan aday adayı şunu yazdı pankartına; belediye başkanı olduğumda evinizi yapacaksınız ve artık rüşvet vermeyeceksiniz. Hiçbir ehli vicdan çıkıp şunu demedi; bizim partimiz 15 yıldır burayı yönetiyor. Biz rüşvet almıyoruz demedi. Sükût ikrardandır. İtiraz edecek yüzünüzde yok çünkü. İtiraz da edemediler. Yıllardır insanları iki seçenek arasında sıkıştırdılar. Bugün burada üçüncü bir yemek daha var. Durum böyle değil. Bazıları bu yerleri bilmez. Gidin Çavuşbaşı, Riva, Yenimahalle, Bozhaneye, Göllüye . Bu seçimi Beykoz’un çocukları kazanacak denildiğinde ne diyecekler? Her yerde biz konuşuluyoruz. Evet, Bu seçimi Beykoz’un çocukları kazanacak.
Biz imarı nasıl çözeriz? Biz aynı sizin bu salonda olduğunuz gibi Beykozluyu arkamıza alır imarı çözeriz. İmar dediğiniz iki satır yazıdır. Aman efendim olur mu, diyeceksiniz. Biliyorsunuz Beykoz’da Kaymakdonduran var. Az yukarısında Damat Bey’in sahibi olduğu Nun Okulları var.Bu Nun Okulları kamu yararı denilerek buraya yaptırıldı. Seneliği 80 bin lira. Seneliği 80 bin lira olan bir yer nasıl kamu yararına olur? Soruyorum sizlere. Hangimiz ayda 8 bin lira verip çocuğumuzu okula gönderebiliriz? Böyle bir şey kamu yararına olabilir mi? Olamaz. Onun karşısına 500 küsür villaya bir toplantıda kamu yararı deyip imar verdiniz mi? Verdiniz.
Efendiler siz Beykoz’un tepesine 33 katlı 2 kuleye; Eminönü’nden görünen iki yere imar verdiniz mi? Verdiniz? Siz Beykoz’un çocukları söz konusu olduğu zaman; Soğuksu’nun, Paşabahçe’nin, Tokatköy’ün, Çiğdem Mahallesi’nin, Yeni Mahallelinin çocukları söz konusu olduğu bu imarı vermezsiniz! Çünkü sizin kalemleriniz Beykozludan yana yazmaz zenginden yana yazar! Sizin kalemleriniz sizi oraya kim getirirse ondan yana yazar!
Bizim arkamızda birileri gibi holdingler yok, onlar kadar maddi gücümüz de yok. Medya gücümüz de yok. Arkamızda sadece Beykoz’un genç ve yiğit evlatları var. Onlardan başka yanımızda durmaya cesaret edende yok. Arkamızda varsa Beykoz’un çocukları var. Kim oturduğu koltuğu kime borçluysa geldiği zaman ona hizmet eder. Şimdi adamın birisi Beykoz’a geldi diyor ki; beni yukarıdan gönderdiler. O zaman sen oraya geldiğin zaman yukarıya hizmet edersin. Beykoz’un çocuğuna hizmet etmezsin. Bir tanesi genel merkezinin gücü ile geliyor. İddia ediyorum. Partileri kaldıralım. Hiçbir parti olmasın. Bağımsız seçim olsun. Bilgehan Murat Miniç’ten başka belediye başkan adayı olmaya cesaret edecek bir Allah’ın kulu varsa ben şimdi bugün adaylıktan çekilmeye hazırım. Arkamızda şirket gücü, medya gücümüz yok. Beykoz’u; sokak, sokak, mahalle, mahalle gezip bu seçimi kazanacağız inşallah.
Bize çokça mesajlar geliyor. İşlerinden dolayı katılamadıklarını, işyerlerinde baskılardan dolayı katılamayan, hatta sosyal medya hesaplarımıza beğeni, yorum ve paylaşma yapamadığını söyleyen yüzlerce arkadaşımız var. Bugün Beykoz Belediyesi’nde çalışan yüzlerce kardeşimiz var. Onlara şunu söylüyorlarmış. “Biz kazanamazsak sizi işinizden atarlar.” Şunu unutmayın bir; Rızkın sahibi Allah’tır. İki; biz kimsenin ekmeği ile oynamayız. Partilimiz olsa da – olmasa da, arkadaşımı olsa da – olmasa da o makama gelirsek kimsenin ekmeği ile oynamayız. Senelerce aynı işletmede çalıştığımız kaptan ağabeylerimiz burada. Bize yapılanları biliyorlar.Bizim ekmeğimizle oynadılar. Bize mobbing de yaptılar. Bir insanın ekmeği ile oynamanın ne demek olduğunu bu kardeşiniz çok iyi biliyor. Oradaki kardeşlerimize söylüyorum; biz kimsenin ekmeği ile oynamayız. Gönlünüzü ferah tutun. Biz oraya gelirsek; partilimiz olsanız da – olmasanız da biz kimsenin rızkı ile oynamayız”.
