“KÖTÜ MANZARALARDAN KENDİMİZE UMUT ÇIKARTTIK”

Türbe çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, “Seçimde son düzlüğe girildi. Siz de son iki gün kala İstanbul’un önemli inanç merkezlerinden birini programınıza eklediniz. Nasıl değerlendiriyorsunuz son iki günü” sorusuna “Son iki günden önce, öncesini biraz yorumlamak lazım sonra son iki güne dair bir şeyler söylemek lazım. Önce bugün, Hz. Yuşa türbesini ziyaret ettik. Rivayete göre burada mezarı var ve yeri belli olmadığı için de uzun bir türbesi var. Dua ettik. Tabii insanımızın burada dileklerinin olduğuna dair bir gelenek de var. Bu inanca göre dualarımızı ettik. Bu inancımızı ya da temennilerimizi hem burada hem de birçok manevi yerde aynı şekilde dile getirdik. Öncesiyle ilgili şunu söylemek isterim. İstanbul’un 3 buçuk aydır ara yollarına, sokaklarına, mahallelerine, her yere gittik diyebilirim. Gördük ki insanların gerçekten kalbi kırık ve birbirleriyle konuşmuyorlar. Neredeyse soğuk bir kalbe dönmüş gibi siyasi kararlarından dolayı ya da günümüzün koşulları insanların tavırları gerçekten kalpler kırık.” diye yanıt verdi.

“Çok sıkıntılar birikmiş onu gördük.” diyen imamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü “Bunlar, ziyadesiyle bizi üzdü açıkçası. Bunları tamir etmek lazım. Umut çok önemli. İnsanlara tekrar umut vermek, 16 milyon halkımız, insanımız mutlu bir şekilde geleceğe bakması gerekiyor. En büyük duam da bu olmuştur. Hz. Mevlana’nın güzel bir sözü var. ‘Topraksız kaldın diye gövdeni kesme. Bu işin baharı var’ diye. Bahar, umuttur. Tam da baharın güzel günlerindeyiz. Umudumuzu beslemek istiyorum. Vatandaşlarımızla buluşup yolumuzu anlattık. Nasıl bir yol yürümemiz neler yapmamız konusunda ve özellikle o buzu eritmek geleceğe dönük güzel işleri anlatmak konusunda çok yararlı oldu. Gerçekten yine değerli bir sözdür, ‘Yolumuz ilim, irfan yoludur’. Tabi insanlık sevgisi yoludur. Bu söz, Hacı Bektaş-ı Veli’ye aittir. Bu toprakların o kadar derin ve güzel düşünürleri o kadar güzel miraslar bıraktılar ki… Bize tekrar kalplerin yumuşaması, İstanbul’un gerçek yolunu bulması, herkesle kucaklaşması, herkesin birbirine samimi ve sıcak bir şekilde ortam yaratılması konusunda yol birliğimizi anlattık. Bütün o kötü manzaralardan kendimize bir umut çıkarttık. Gerçekten bunun toplumda karşılık bulması güler yüzle bizi karşılaması çok değerli. Toplumda, kadınları ve gençleri anlattık. En değerlisi çocukları konuştuk. Çocuklar, bu ülkenin geleceği. Çocuklara dair çok şey yapmamız lazım. Çünkü yaşadığımız bu kentte belki bugün biz yaşıyoruz ama çocuklarımıza hatta torunlarımıza mirası konuşuyoruz. İstanbul çok değerli. Atatürk’ün ‘Bu güzel vatan, çocuklarımız için cennet gibi yapılacak bir vatandır’ sözü var. Bence bunların hepsi çok kıymetli, güzel sözler. Işık olarak gördüğümüz bu kavramlarla yola çıktık. İnşallah ben İstanbul’u gerçekten çocuklarımıza ve torunlarımıza emanet edeceğimiz bir şehir haline getireceğimize inanıyorum. 16 milyon insanın da inandığını biliyorum. 31 Mart güzel bir gün olacak. 1 Nisan’da, o yaprakların yeşerdiği tekrar umutların karşılık bulduğu, güzel bir bahar günü olacak.”

Kaynak: Sözcü