HOŞGELDİN YENİ YIL: 2016
Uzun zamandır yazı yazamadım, okurlarımın baskıları iyice arttı. Bu talepler bir taraftan gururumu okşarken, bir
yandan daha sık yazamamanın verdiği garip bir his var içimde. Yeni bir yıl başlarken yeni bir yazı ile özlemimi gidermek istedim. Siz okuyucularım Beykoz Ses Gazetesindeki yazılarımdan genel olarak 2B ve Kentsel Dönüşüm ile ilgili haberler aldınız. Bu konuda yeni yılda neler olacak veya olmalı üzerine biraz düşündüm ve sizlere aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle 2B konusundaki haksızlıkların giderilmesi özellikle Beykoz’daki muhatapları açısında çok önemlidir. Zira özel proje alanı olmayan mahallelerdeki muhataplar halen milli emlak tarafından belirlenen rayiç bedeller üzerinden ödemeleri devam etmektedir. Özel proje alanı olan 25 mahalledeki 2B muhatapları yaklaşık olarak milli emlak rayiç bedellerinin beşte birini ödeyecekleri göz önüne alınırsa diğer mahallelerdeki daha az sayıda da olsa muhatapların maruz kaldıkları haksızlık daha iyi görülebilmektedir. Üstelik özel proje alanı olmayan mahallelerin ödemeleri başlayalı yaklaşık iki yıl olmasına rağmen, özel proje alanı ilan edilen mahallelerdeki ödemeler de henüz birçoğu başlamamış olması başlı başına haksızlıktır. Bu mahallelerin hiç birinde imar planı henüz uygulanmadığından doğru düzgün satış fiyatları belirlenememektedir. Her ne kadar ödemeleri henüz başlamamış özel proje alanı mahallelerde öncelikli imar planlaması yapılması da, ödeme zorluğundaki atadan babadan Beykozlular haraç mezat yerlerini bir kısmını hatta tamamını satmak zorunda kalmaları da haksızlıktır. Tüm bu haksızlıkları görüp bilerek sessiz kalanlara bu yazımla soruyorum, dilsiz şeytan kime denir?
İki yıldır Beykoz’daki neredeyse bütün emlakçılarda bir kısım imar planları ile hesaplar, kitaplar, anlaşmalar ve satışlar gerçekleşmektedir. Hatta öğle anlaşmalar var ki; sonradan tekrar el değiştirmektedir. Ön görülen imar planları doğrultusunda her gün biraz daha artan arazi fiyatları borsadaki hisse senetleri gibi el değiştirmektedir. Kenti dönüştüreceğiz derken rantı dönüştürmekten herkesin başı dönmüş durumda. Ne yazık ki bu ranttan en küçük payı, uzun yıllardır çilesini çeken, ödeme zorlukları ile baskı altına alınmış, en yakınları tarafından abluka altındaki gerçek Beykozlular almaktadır. En yakınları derken alış verişlerde komisyon alma uğruna akrabalarını veya komşularını ikna etme çabasında olanlardan bahsediyorum. En büyük payı ise her zaman ki gibi sermaye sahipleri almaktadır. Daha da büyüğünü almaya devam edeceklerdir.
Herkes bilir, üzerine izin verilerek yapılacak yapının miktarı o arsanın değerini belirlemektedir. Yani üzerine iki katlı küçük bir ev yapacağın arazi ile on katlı apartman yapacağın arazinin değeri farklıdır. O zaman üzerine ne yapacağını bilmediğin bir araziyi bu bilinmezlikle satın almak ve sonra bilinmezlik ortadan kalktığında satmak bile bir sermaye işidir. Arazinin üzerinde uzun yıllar yaşayarak satın almaya hak kazanmış malikin sermayesi yoksa ne olacak, mecburen satacak ama uzun yıllardır yaşadığı evinden barkından olarak. Bazen aldıkları bedel göze yüksek görünse bile daha sonradan anormal şekilde artan bedeli öğrendiğinde içinden geçireceği ahın bedeli nasıl ödenecek bilinmez.
Hak aynı zamanda yaratanın adlarından da biri olduğundan, haksızlık aynı zamanda yaratanı da inkâr etmek olmaz mı? Yeni yıldan umudum; tüm yukarıda yazdığım ve yazamadığım nice haksızlıkların önüne geçilmesidir. En azından önlemek için gayret edilmesidir. Tüm bu gayretleri ve çabaları samimiyetle yapmaya çalışanların başta olmak üzere, haktan yana olan herkesin yeni yılını kutluyorum.
02 Ocak 2016
Gökhan Taneri VURAL
www.gokhanvural.com