Ana Sayfa Köşe Yazarları 29.04.2023 1318 Görüntüleme

HEPYEK HAYATLAR

Ekonomi bir ülkenin lokomotifidir; o ne kadar iyiyse yaşadığımız hayat o nispette düzgünken, bozuk ekonomilere sahip ülkelerde ise gelir dağılımında yaşanan adaletsizliğin ve zengin fakir makasının daha fazla olmasından dolayı hayata küs olan insanlara daha çok rastlarız .  Ekonomi ne kadar önemli ise kişinin kendi ekonomisi de o kadar önemlidir. Hayat maalesef herkese düşeş gelmiyor; kimimize de gelen;  hepyek oluyor.

Hepyek hayatlara ucundan bir dokunup, misafir olmaya ne dersiniz!

Kış soğukları bastırmış vaziyetteydi. Yolu çamurlu sokağın en dibindeki baraka evin bacası tütmekte, evin en büyük oğlu dışarıda soğuğun çatlattığı kıpkızıl elle marketlerin çöpe attığı meyve sebze kasalarını parçalamaktaydı. Diğer kardeşi de aynı marketin çöpe attığı  ezilmiş sebze ve meyveleri toplayıp eve getirmişti. Felçli ve yatalak olan babaysa elinden hiç bir şey gelmemesinin verdiği eziklik ve çaresizlik içinde kıvranmakta, hepsinden öte ölmeyi bile beceremeyip yük olmaktan utanmaktadır.

Anne ise ilk okula gidecek olan çocuğun,  delik olan çorabından olan rahatsızlığını fark edince bir çift çorap daha üstüne giydirerek hem deliğe çare bulmanın hem de insanın içine işleyen soğuklarda çocuğunun yüzüne tebessüm getirmenin mutluluğunu yaşamaktaydı. Baraka evden çıkan anne ve küçük kız okula doğru yol alırlar. Kız mutlu; cıvıl cıvıl… Sek sek sekerek; ona bu dünyadan artan mutluluğun hazzı ile minicik yüreği coşmaktadır. Anne dalgın; kızını okula bıraktıktan sonra eve gidecek ve felçli eşine bakacak. Akşam ise mahallede kurulan semt pazarından arta kalan, dökülen, etrafa saçılan sebze ve meyveleri toplayan oğlunun yolunu gözleyerek evdekilere sıcak bir aş yapmanın telaşı içine girecekti.

Bir başka hikayeye göz atıyoruz. Evin tek kızına o sabah, diğerlerine göre daha farklı görünmekte, güneş daha bir farklı doğmaktadır. Liseyi çok iyi bir derece ile bitirdikten sonra eğitim hayatına dair planlarını çok daha yüksek tutan ve tıp okuma hedefi olan genç kız girdiği üniversite sınavında da başarılı olmuş, tüm aileyi neşe ve sevinç yumağı haline getirmişti. Baba bunu kutlamak için Ege ve Akdeniz kıyılarını kendi arabaları ile koy koy gezmeye ve denizle, güneşle iç içe olmaya karar verdiklerinden beridir de genç kız yerinde duramamaktadır.

İşte o sabah neşeyle binilen araba İzmir Foça’ da karşı yönden gelen bir aracın hatalı sollaması neticesinde matem havasına bürünmüştü. Ailenin aracına çarpan sürücü dahil, genç kızın anne ve babası olay yerinde hayatını kaybetmiş. Kazada iki ayağı birden diz üstünden kopan genç kızın hayat ile de bağları bundan sonra kopar olmuştu.

Sabah evden çıkarken kurulan hayaller toza dumana karışmış yok olmuştu artık. Yok olan sadece hayal de değil di; genç kız daha sonra dedesi ve ninesi ile hayata tutunmak istese de bu ağır travmayı maalesef kaldıramamıştı. Girdiği banyoda bileklerini keserek intihar etmişti. Onu bulan anneannesi ve dedesi başucunda ağlayamamıştı bile. Kimbilir belki de anne ve babasına kavuştuğunu, ıstıraplarının son bulduğunu düşünmüştürler.

Yine bir hepyek hikayesi karşımızda; bu sefer ki Felek ailesi.  Felek ailesinin 2 kız bir erkek evlatları vardır. Büyük oğlan eğitimini bitirdikten sonra gardiyan olmuştur. İki küçük kız kardeşin birisi küçük yaşta başı bağlanıp evlendirilmiş, ortanca olan kız ise okulda dikiş tutturamayınca evde annesine yardım ederek gününü geçirirdi. Lakin annesi çalıştığı rejiden ortamda soluduğu tütün nedeniyle kanser olup, uzunca bir tedavi sonunda emekli olmuştu. Baba da karısının tedavisi bitene kadar çalışmış, sonunda o da yeter artık demiş ve emeklilik dilekçesini vermişti. Anne ve baba emekli olduktan sonra artık  kiradan kurtulup başlarını sokabilecekleri tek gözlü de olsa bir evleri olma arzusundaydı. Emekli ikramiyelerini birleştirip, üstüne de bir miktarda kredi çekip 3 yaşındaki bir binanın zemin katında olan 1+1 daireyi satın alırlar. Ev kredi borcundan dolayı ipotekli de olsa ne fark ederdi ki; bunca zaman zaten her ay kira ödemektedirler. Ama bu sefer kendi evlerine para ödedikleri için zorlarına gitmez. Başka bir bölge de bilmedikleri için ve tüm hayatları Avcılar’ da geçtiği için yeni evlerini de Avcılar’ ın mütevazi Deniz Köşkler mahallesinden seçmişlerdi.

17 Ağustos’ da sabaha karşı 3.02’de yeni evlerinde mışıl mışıl uyuyan Felek ailesine feleğin en büyük sillesi çarpacak ve  7 katlı binanın tüm enkazı zemin katta olan Felek ailesinin üzerine yıkılacaktır. Ailenin gardiyan olan büyük oğlu evde olmadığı için depremden sağ kurtulmuş, kanserden kurtulan anne kötü kaderinden kaçamayıp burada hayatını kaybetmiştir. Karısı ile aynı odada olan Koca aralarına düşen beton bloktan dolayı karısına ulaşamamış, saatlerce, günlerce enkazın gerisinde ona sesini duyurarak can olmaya çalışmış ama bir vakit sonra o ses de artık duyulmaz olmuştur. Baba ve kızı o enkazdan sağ olarak çıkmış; yeni aldıkları ve henüz kredisini bile ödemedikleri ev annelerine mezar olmuştur. Bir yerde aslında Felek ailesi kendilerine bir yuva değil, annelerine mezar satın almışlardır. Giden hem canlarından bir parça olan anne ve hem de 32 senelik çalışma karşılığı olan tüm birikimleridir. Olan hem mala, hem de cana olmuştur; zar yine hepyek gelmiştir maalesef.

Hayat bu kadar acımasız olmasa da; olana hep düşeş, şansı olmayana ise ha bire hepyek gelmeye devam etmektedir. Size gelen hangisi peki !

 

 

İlginizi çekebilir

KENDİ BAŞINIZI TARAYIN

KENDİ BAŞINIZI TARAYIN

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb