HANDAN ERTUĞRUL- TİYATRONUN TİYATROSU
O bir paragraflık haberin çok üstünde bir insandı.
O küçücük bir kızdı aslında anıları ile oynayan.
Onu balkonunda sürekli kuşlarına bıraktığı ekmekleri ile anacağım. Onu evinin her köşesindeki, tarihi değeri paha biçilmez o güzel fotoğraflarla anacağım.
Köşe koltuğuna otururken soluk soluğa kalır ama yine de konuşmayı bırakmazdı. Anlatacaklarının bazen hiç bitmeyeceğini düşünürdüm.
Hiç dilinden düşürmediği Muhsin Canosu’nun, sulu boya resmi tabi ki başköşede idi.
Hep onun önünde yemek yerdi. Yemek yapmasını çok severdi.
Yaz aylarında sıcaktan bunaldığında “Handan teyze bir klima iyi olur.” dediğimde, bütün parasını hayır işlerine harcadığından, yardıma muhtaç insanların rızkını belirterek “klimadan daha öncelikli harcamalar var kızım” derdi.
O yaşamından, sanatından, anılarından, tecrübelerinden kesitler anlatır keyifle gıpta ile dinlerdim. Çok defa “Handan Teyze’cim bu anılar heba olacak, ses kaydı bıraktım sana bunları kaydet” desem de hep yapacak başka şeyleri olurdu.
Bir daha böyle bir insanla tanışma fırsatı bulacağımı sanmıyorum.
Sadece tiyatroya değil, hayata, insana, doğaya ve kendine saygısıyla bir insanın kendi olması gerektiği kadar, insan doğasının temel taşlarını da tek tek ortaya koymuştur.
İstanbul’da yaşadığım zamanlar fırsat buldukça yanına gidip onunla doyasıya sohbet etmek, saatlerce dinlemek büyük kızıma da nasip olmuştur. Ona gösterdiği şefkat ve sevgi fotoğraflar aracılığı ile ölümsüzleşmiştir.
Bir kadının ancak görünmeyen kanatlarının olması gerekirdi o gözlerindeki pırıltı için. Çünkü çocuklara yaptığı yurtlar ve okullar sayesinde kim bilir kaç çocuğun onlar bilmeden yüreklerine dokundu.
Dedim ya; sanatı ayrı, hayatı ayrı hikaye idi onun. Oyunculuğu ile çok salon doldurmuştu zamanında. Bir şiir okurdu bize, hem kendi hem de biz birden başka bir ruha bürünür başka bir boyuta geçerdik sanki.
Defalarca denerdim ama, “olacak olacak kızım biraz daha çalış” derdi hep.
Hiçbir şey yeterli değildi onun için, emek vermenin daha güzele gideceğini ama asla tamam işte bu denemeyeceğini o zaman hayatın biteceğini söylerdi.
Duydum ki işte tamam demişsin.
Muhsin Cano’na kavuştun. Işıklar içinde, huzurla uyu ölümsüz insan…
30.04.2021