Ana Sayfa Köşe Yazarları 3.10.2022 1101 Görüntüleme

GÜZ ZAMANI

Yılın en güzel mevsimlerinden biridir sonbahar. Doğadaki değişimle birlikte yeni bir mevsime ayak bastığımızı net bir şekilde anlarız.

Yazın o kavurucu sıcaklar yerini artık ince ince yağan yağmurlara bıraktıysa, gökyüzündeki göçmen kuşlar sürüler halinde güneye doğru kuğu gibi süzülmeye başladıysa, dışarda yürüyüş yaparken ayağınızın altında yaprak hışırtıları duyulmaya başladıysa, sırtınızdaki penye ve tişörtle dolaşmak size üşüme hissi veriyorsa güz gelmiş demektir.

Peki güz  vakti ne yapılabilir? Bu soru kafanızı kurcalıyorsa eğer, alternatifler arasına ya kendi aracınızla ya da turla günübirlik gezileri dahil etmenizi tavsiye edebilirim. Neresi mi !

Günübirlik güz vakti gezinti yerleri arasında en revaçta olanlarından birisi Yedigöllerdir.

Biz tercihimizi hafta sonu günübirlik turlardan yana kullandık ve sabahın erken saatinde kendimizi Yedigöllere giderken bulduk. Yol boyunca araç kullanma zahmetine girmemek hem de işin ekonomik boyutunu da düşününce bu yönde tercih daha mantıklı geldi bize.

Sabahın erken saatinde “ Ne işim var burada” surat ifadesine sahip tur rehberinin listeden isimlerimizi ve rezervasyonumuzu kontrolü sonrası bize gezi boyunca seyahat edeceğimiz koltukları gösterince “ ne işim var burada” surat ifadesi sadece tur rehberine değil, bize de sirayet etmiş oldu. Aile ile aracın en arkasındaki dörtlü koltukta cam kenarı da olmadan, tam ortada iki büklüm seyahat etmemizin mümkün olmadığını dile getirsek de, şikayet ve yakınmalarımızın boşa olduğunu anlamak çok da uzun sürmedi; lakin kimse oturduğu rahat koltuğu bırakmak niyetinde değil di. Güz geldi; pek de hoş gelmedi yani.

Sonunda ne var bu işin diye merak ederek girdik bir yola. Tüm güzergahtaki yolcularında katılımıyla kadroyu tamamlamış olduk. Milletin karnından gelen gurultulardan acıkmış olduklarını sezen saygıdeğer rehberimiz sabah kahvaltısı niyetine olan araç içi ikram paketini herkese takdim edince suratlardaki sevimsiz görüntünün kaybolması kadar midelerin de keyfi cümbüşüne tanık olduk.

Bolu Yeniçağa ayrımından Bolu merkeze, oradan da Yedigöller’e savrulduk. Bu arada Bolu merkez ile Yedigöller arasının da yaklaşık 40 km. Ve 1 saat tuttuğunu da eklemeyi unutmayalım. Bu arada Yedigöller’e yaklaştıkça yol boyunca görünen bitki örtüsünün de farklılaştığını gözlemliyoruz. Etraftaki kayın, gürgen, meşe ve kızılağaçların panoramik görüntüsü herkesin keyfini yavaş yavaş yerine getirmeye başlamıştı; sabahki sirke satan surat ifadesine sahip olan tur rehberinin bile. Tur rehberi çevre ile ilgili türlü bilgileri işine hakim bir sıcaklık ve samimiyet ile aktarınca turda ki hava da yavaş yavaş değişmeye başlamış oldu.

Seyir terasına geldiğimiz vakit rehberimiz bulunduğumuz noktadan platoda yer alan göllerin bir kısmını rahatlıkla görebileceğimizi ve fotoğraf çekimi yapabileceğimizi söylediğinde araçta bulunan herkes kendini dışarı atıp göllerin bu eşsiz görünümünü seyredip bir de bu anı ölümsüzleştirmek istediler. Biz de bu kervana katılmak istediysek de platoya baktığımızda ortada bir göl falan göremedik. Herkes mutlu bir şekilde arabaya bindiğine göre sanırım bizde bir görme problemi var diyerek bunu çok da sorun etmeden göller bölgesine doğru hareket ettik.

Ve büyük buluşmanın gerçekleşeceği yere geldiğimiz bildirilince araçtan iniverdik. Araçta en arka koltukta iki büklüm oturunca ecüc mücüc halden doğrulup ta kendimizi dışarı atmak pek kolay olmadıysa da sonunda buna muvaffak olmak bize gezinin geri kalanı için ayrı bir güç verdi.

Rehberimizin direktifleri doğrultusunda ilk büyük buluşmayı sağladığımız ince göl bizde büyük bir hayal kırıklığı yarattı desek pek yalan olmaz. Su birikintisini andıran göl diğer göller için olumsuz bir referans olsa da bu fikrimizde yanıldığımızı anlamamız çok zaman almadı.

Rehberimiz burada yer alan göllerin ince göl, serin göl, derin göl, nazlı göl, sazlı göl, kuru göl ve büyük göl’den oluştuğunu, bunlar içinde yer alan bir gölün ise zaman içinde iklim şartları neticesinde kuruması nedeniyle yok olduğunu, bu nedenle bizlere sadece 6 göl gösterebileceğinin burukluğunda olduğunu iletince, gösteremeyeceği gölün “ kuru göl “ olduğunu anlamak da pek zor olmadı.

İtiraf edeyim ki ince göl ‘ den sonra özellikle büyük göl ve derin göl ‘ ün bende bıraktığı izlenimi dile getirseydim, tek kelime ile muhteşem derdim. Çevrede dikkat çeken en önemli şeylerden biride gerçekten bölgenin tertemiz olduğu, sağda solda çöp olmamasıydı. Çevre illerden gelen kamp meraklıları burayı mekan etmişlerse de çöplerini sağa sola saçmadıklarını görmek ayrı bir mutluluk kaynağıydı.

Bu arada bu gezinin en zor taraflarından biri göllerle olan buluşmanın sonunda aracımıza bineceğimiz otopark noktasına olan uzaklığın 2 km kadar bir mesafede olması ve bu mesafenin tamamınında yokuş olması nedeniyle bu geziye iştirak edeceklerin bu konuda ki zorluğu göz önünde bulundurmaları gerektiğidir.

Gezinin sonunda yedigöller’den ayrıldığımızda yol boyunca rast geldiğimiz organik ürün satanların bulunduğu yerde bir çay molası verdik. Saçları kırlaşmış, başında bulunduğu mısır haşladıkları kazanda alnı şıpır şıpır ter biriken ve isli yüzünden günün yorgunluğunu hissettiğiniz emekçi kadınlardan birer çay içip biraz da kuzine de pişmiş patates yiyerek bu lezzetlerin tadına varmış olduk.

Tekrar yola çıktığımızda Bolu merkez de verilen akşam yemeği ile bir güz gününde yapılan etkinliğimizin sonuna geldiğimizi anlamış olduk. İstanbul ‘ a doğru yola çıkarken son bir defa emektar koltuklarımıza yerleşerek tekrar ecüc mücüc halimize büründük.

Gezi bitip te araçtan ayrılırken gözüm hep o emektarda kaldı. Sonuçta bizim bütün gün kahrımızı çekti. Elveda bile diyecek gücü kendimizde bulamadığımız için bizi bekleyen aracımıza kendimizi attık.

Koca bir günün sonunda ise bir güz hafta sonu bayağı bir anı biriktirdiğimizin farkına vardık.

Sonuç: Yedigöller tavsiye edilir. Günübirlik tur ise tüm rezervasyon şartları iyice araştırılması halinde tabii ki tercih edilebilir. Özel araç ise sizin keyfinize kalmış benden söylemesi. Bir önemli nokta da bu bölgenin bahar vakti ziyaretinin uygun olduğu. O yüzden kışın aklınızdan bile geçirmeyin derim; özellikle de kendi aracınızla. Yani diyeceğim o ki ; güz güzeldir. Sadece yedigöller’de değil yurdumuzun pek çok yerinde güzeldir.

İster Bozcaada olsun, ister Kapadokya ; ister Nemrut, ister Çamlıhemşin olsun; istedikten sonra memleketimizde güz her yerde güzeldir. İyi gezmeler diliyorum herkese.

 

 

 

 

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb