CHP Beykoz Belediye Başkan aday adayı Dr. Haşim, “Beykoz’da mülkiyet sorunu vardır ve herkes bunun uzmanıdır. Bilgi kirliliği yapılarak, kaos yaratılmaktadır” dedi.
Dr. Haşim Aydın, Anadolu Hisarı Kıyı Emniyeti Tesisleri’nde Beykoz yerel basınıyla düzenlediği kahvaltıya, beraberinde eşi Öznur Aydın, oğlu Fikret Emre Aydın ve yakın dostları Muammer Tonya, Osman Demirci ve İlhan Oğuzla katıldı. Aydın siyasetin her zaman içinde olduğunu ifade ettiği ve sohbet şeklinde geçen toplantıya kendini tanıtarak başladı.
CHP Beykoz Belediye Başkan aday adayı Dr. Haşim Aydın’ın konuşma başlıkları şöyle;
Aydın Beykoz’daki mesleki kariyerinin ve siyasi geçmişinin kendisini aday adayı olmaya sürüklediğini de sözlerine eklerken siyasetten hiçbir zaman ayrı olmadığını ve CHP teşkilatı için elinden gelen bütün katkıları her zaman sağladığını dile getirdi.
“Ortak projelerle parti ayrımı yapmaksızın siyasiler ile beraber Beykoz’un sorunlarını daha da büyümeden beraber çözelim” cümleleriyle konuşmasına devam eden Haşim Aydın diğer aday adaylarından kendisini ayıran en önemli özelliğinin “Beykoz vicdanının sesine kulak vermek” olduğunu belirtti.
“Demokrasinin gücü Yurttaşların taşıdıkları sorumluluk duygusu kadardır, ifadeleri üzerine düşünceler ne olursa olsun, hangi partide siyaset yapılıyorsa ben de o düşünce doğrultusunda siyaset içindeyim” diyen Aydın, siyaset yapan her vatandaşın bu düşünce ile siyasete girmesini isterim dedi.
Beykoz’da birçok sorunun olduğunu ve bu sorunların gittikçe arttığını dile getiren Aydın, Şu anda Beykoz’da mülkiyet ve işsizlik sorunu var ve buna karşın CHP’nin almış olduğu doğru bir karar var. Siyasi geçmişimde ben de bunlara dikkat etmişimdir. Partiler kendi programları doğrultusunda projelerini olgunlaştırmadan aday adayı olarak sahaya çıkan insanların şu proje bu proje diye parti projesi empoze ederek anlatmaları doğru değildir. Ben proje değil de bu anlamdaki felsefeyi anlatacağım, Beykoz’da 30 yıldır mülkiyet sorunu vardır ve herkes de bunun uzmanıdır. Bilgi kirliliği yapılarak kaos yaratılmaktadır. 2B konusunda insanların kanaatleri vardır. Beykoz’da mülkiyet sorunu, insanların tapularını alma sorunu ve imar sorunu yerinde kentsel dönüşüm olmadan asla çözümlenecek bir sorun değildir” dedi.
Haşim Aydın 2B konusunda AK Parti tarafından izlenen stratejiye de değinerek şu şekilde konuştu, AK Parti 2B konusunda bir strateji izliyor. Biliyoruz ki 2-B kanunu Beykoz’daki Özel Proje Alanı uygulamasıyla Beykoz için geçerliliğini yitirdi. İnsanlara tebligat gidiyor, insanlar da takvime bağlanmış bir şekilde ödemelerini yaparak tapularını alabiliyorlar. Seçim yılı olduğu için Beykoz Belediye Başkanlığı; Hükümet ve Ankara ile bu işi uyumlaştırarak Beykoz’da özel proje alanları ilan ettiler. Bu özel proje alanlarının ilan edilmesinin asıl sebebi; önümüzde seçim var seçime kadar insanlara tebligatlar gitmesin bu seçimi atlatalım. İşte bu stratejiktir daha doğrusu seçime yönelik taktiktir. Ben de net olarak şunu diyebilirim; seçim sonrası İstanbul’da ister iktidara biz gelelim yerelde isterse AK Parti gelsin, Kentsel dönüşüm başlayacaktır.”
“Beykoz’da yaşayan her vatandaş Beykoz’un iyiliği için bir şeyler yapmak zorunda” diyen Haşim Aydın, “benim asıl isteğim, parti ayrımı yapmaksızın ortak projelerimizi birleştirip Beykoz’un önüne geçen sorunları daha pratik ve beraber dayanışma içinde çözmektir.” Tüm siyasilere ve politikacılara “Beykoz’u nasıl kurtarabiliriz?” çağrısı yapan Aydın, “Belediye Başkan adayı olursam bunu topluma anlatmak için var gücümle çalışacağım. Belediye Başkanı olduğum takdirde ise Beykoz halkını arkama alarak bu projelerin altına gireceğim” dedi.
DR.HAŞİM AYDIN’IN AŞŞRON RESTORANTTA ADAY TANITIM KONUŞMA METNİ:
“Bugün şahsım Beykozda ki 30 yıllık mesleki geçmişim,siyasi ve sosyal geçmişimle karşınızdayım. Beykoz halkının yükselen vicdan sesine güvenerek buradayım. Siz değerli üyelerimizin samimi desteği,İlçe il,genel merkez yönetim kademelerimizin değerlendirmesi,Genel başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun takdirleri ile Belediye Başkan adayı,ardından çok güvendiğim tüm Beykoz halkının takdirleriyle Belediye başkanı seçilirsem Asla neleri yapmayacağımı belirterek sözlerime başlıyorum.
Belediye başkanlığımda kazanılacak başarıyı asla kendime mal etmeyeceğim. Başarının Şerefi örgütümüze, kadrolarımıza ve CHP’ye ait olacaktır.Benim içinse CHP’li olmanın kıvancı her şeyin üstünde olacaktır.
Kapım asla hiçbir vatandaşımıza kapalı olmayacaktır.
Belediye başkanlığımda asla mazeret üretmeyeceğim.
Örgütümüzün sarsılmaz desteğiyle alınacak belediye başkanlığının ardından beş yıl sonra asla seçim kaybetme pişmanlığını yaşatmayacağım.
Kulağım halkın sesine asla sağır olmayacak. Biliyorum ki siyaset adamının yaptığı yanlışlıklar temsil ettiği örgüte, partisine ve ülkesine bedel ödetmektedir. Arkasında, başarısız bir yönetim enkazı bırakmak hiç kimsenin hakkı olamaz.Geçmişte yapılan hatalar iyi niyetli veya kötü niyetli olsun, sol siyaseti yaklaşık 25 yıldır nefessiz bırakmıştır. Beceriksiz yöneticilerin bu ülkenin varlık nedeni ve onuru olan kurucu ilkelerini, laik cumhuriyetini sorgulatır hale getiren siyasal gelişmelere meydan vermeye hakkı olamaz.
Büyük Selçuklu devlet adamı Nizamül Mülk devlete musallat olmuş terör örgütü Hasan Sabbah’ın haşhaşinlerine karşı gizli istihbarat örgütü kurmak istediğinde başına çok güvendiği Ömer Hayyam’ın geçmesini ister. Filozof Hayyam görevi kabul etmeyince ona hitaben, Hak edenler görevi kabul etmiyor. Hak etmeyenler de üzerine atılıyor. Beni ürkütende budur der. Ve terör örgütünün iyice zayıf düşürdüğü imparatorluk Moğol istilasıyla yıkılır. Yaşlı devlet adamı Nizamül Mülk’ün dramı günümüz siyasetinin de dramıdır. Ben hayatım boyunca ülkemin sorunlarına kayıtsız kalmadığım gibi CHP’nin siz değerli üyelerinin katkılarıyla Belediye başkan adayı olursam ülkemin çok zor günlerden geçtiği bu kritik dönemde yüksek bir sorumluluk duygusuyla hareket edeceğim. Değerli CHPliler AKP artık öyle su altından değil,aleni meydan okurcasına bütün kurumlarıyla teslim aldığı devleti artık son bir hamleyle cumhuriyet ve değerleri üzerindenden dönüştürmek amacındadır. Bu derin endişedir ki toplumu ayağa kaldırmaya başlamıştır.Son yıllarda evlerinde konuk olduğum yaşlılarımızın,özelliklede kadınların giderek artan bir şekilde odalarını Türk bayrağı ve Atatürk posterleriyle donatmaları bundandır.
Yaşadığımız Gezi Parkı olayları ve yakında andığımız 10 Kasım Anma Törenleri sebebiyle meydanlara inen kalabalıklar toplumun yeni çıkış yolları arayışındandır. Kendiliğinden gelişen bu ölçekte toplumsal olaylar siyasi olarak kendilerini konumlandıramadıklarındandır. Onların kullandığı dili anlamak ve ortak bir dil oluşturmak önümüzde çok önemli bir görev olarak durmaktadır.Şimdi demokrasimiz yeni bir aşamanın eşiğindedir. Bizim iç çekişmelerle harcanacak zamanımız olamaz.Her bünyede olumsuzluklar olabilir.Bize yakışan kırmak dökmek değil,içimizde eriterek büyümektir.
Beykozun sorunları çok .Ama 2-B ve İşsizlik sorunu çok yakıcı.
2-B ve hazine arazileri sorunu sadece raiç bedeli ödeyememe sorunu değildir. Beraberinde kentsel dönüşüm kapsamında maliyet bedelini
ödeyemeyenin konut sahibi olamayacağı açıktır. Beykoz’da mevcut yapı stoğu kentsel dönüşüm kapsamında TOKİ marifetiyle idareye kaynak sağlamak için kar amaçlı projelere dönüştürülecektir. Yaratılacak rant çok büyük.İktidar TOKİ ve Müteahhitler aracılığıyla bu rantı Beykoz dışına akıtarak kullanmak istemektedir.İnşaat sektörüne bağımlı ekonomi duvara toslayınca Beykozun değerli arazilerine göz diktiler. TOKİ Yasasının ruhu bireysel hakları değil isminden de anlaşılacağı gibi toplu konut yapmayı teşvik etmektedir. Gidişat ve yön bellidir. Sonuçta Boğazın, İstanbul’un, Dünya’nın bu en güzel, en değerli yerleri Cumhuriyet’in ilk yıllarında sanayiyi ayağa kaldıran fedakar, çalışkan insanlara ve çocuklarına lüks görülmektedir.
Siz bakmayın Belediye Başkanı’nın %40 daha ucuza vereceğim uyutmasına. Oradan çözüm çıkmaz. Siz başkasının arsasına ortak yaparak tapu vereceğiniz insanlar arsasına ortak oldukları başkalarının sahipliğindeki binalarda anlaşarak nasıl hak sahibi olabilirler ? 50 yılda çözülemeyecek mülkiyet ve hukuksal sorunlar yumağı oluşacaktır. Bunu belediye başkanı bilmez mi ? Bu tıpkı Osmanlı’ya dayatılan manda siyasetine benziyor. İşgal yıllarında padişahı kandırmak ve Anadolu direnişini kırmak için bir mandacılık anlayışı ve taraftarları ortaya çıkmıştı.
Akılları başlarına geldiğinde ülke işgal edilmişti bile. Atatürk bu durumda kendisinin milli vicdanın yüksek iradesine uyarak milleti, bağımsız vatanı güvende görünceye kadar çalışmak ödeviyle İstanbul’dan ayrıldığını vurgular. Tıpkı mandacılar gibi oluşacak tepkileri azaltmak amacıyla bir seçim taktiği olarak Beykoz’da 9 mahalle özel proje alanı kapsamına alınmıştır. Amaç toplumu seçime kadar uyutmaktır. Yeterki seçim kazaya uğramasın. Uyandığında hangi
dağ başında kendisini bulacağını bilemesin. Ben Beykoz vicdanının sesi, örgütümüzün çok samimi desteğiyle belediye başkanlığında Beykoz’u beykozlularla birlikte güvende görünceye kadar bütün varlığımla çalışacağım. Bütün bu bilgi kirliliğinin maskelediği gerçek şudur. Arsa ve konuta birlikte sahip olmak veya hiçbirine sahip olmamak sonucu çıkmaktadır. Yoksulu, orta hallisi, varlıklısıyla hep bir arada yaşamak sosyal barış adına önemli bir güvencedir. TOKİ eliyle yapılan kentsel dönüşümlerde etrafı duvarlarla çevrili siteler uçurumu derinleştirerek birbirine yabancılaşan ve çatışma alanları yaratmaya uygun zemin hazırlamakta ve sosyal barışı da dinamitlemektedir. Medeni olmak ve kentli olmak bundan geçmiyor. Aksine yoksulu, orta hallisi ve varlıklısıyla ortak bir çevre yaratmak mümkün. Beykoz’umuz çok değerli. Beykoz belediye başkanlığının öncülüğünde yapılacak yerinde kentsel dönüşümle; Üzerinde yaşayanların rayiç bedelini de karşılayacak yeni binaların maliyetinide karşılayacak kaynak yaratılabileceği gibi, bu yeni mahallelerle birlikte bütün Beykoz’un her türlü alt yapı, cami, okul, sosyal yardımların kurumsal olarak verilebildiği şehir konakları spor sahaları gibi ihtiyaçlar için kaynak yaratılabilecektir. Gençler için yerel yönetimlerin yapması gereken tesis , eleman-hoca desteğidir.İşsizliğe ivedi çözümde,köleleştirmek olarak gördüğüm taşeronluğa son vermekte buradan geçmektedir. 1960 lı yıllardan başlayarak CHP İktidarlarında sağlanan işçi hakları, sendikal haklar 12 eylül Askeri darbesinden sonra kısıla kırpıla AKP İktidarlarında adeta işçi hakkı,sendikal hak dendiğinde O da ne demek noktasına gelmiş bulunmaktayız. Yerel yönetimler demokrasinin fidanlığıdır, Emekten yana şanlı geçmişimizin boynumuzun borcu olarak önümüze koyduğu bu görevi yerel yönetimlerden başlayarak sosyal adalet için ülke barışı için gerçekleştirmek zorundayız. Genel iktidar yoluda yerel iktidar başarılarıyla açılır.Değerli CHP liler Boğazda Etiler,Ulustan çok daha gelişmiş bir Beykoz yaratmak elimizde. Benim hayalim büyük.Gerçekleşmesi için bu örgütün çıkaracağı kadrolara güvenim tamdır.Halka vereceğimiz güvenle tüm Beykoz halkını örgütlemek başarının gerekli ve yeterli şartıdır.
Genç arkadaşlarıma sesleniyorum,demokrasimiz adına çok kaygılıyım.Siyaset artık çok pahalı yapılıyor.Gençlik enerjiniz ve teknolojinin yaratıcı olanaklarıyla Sizlerin de parası olmayanlarında siyaset yapabileceği CHP yi gelin birlikte iktidara taşıyalım.
Dilimde ifade ettiklerimin çok daha fazlasını kalbimde taşıdğımı bilmenizi isterim.
Bu duygularla 30 Mart 2014 seçimlerinde birbirinden değerli aday adayı arkadaşlarımızdan kim aday çıkarsa var gücümle destekleyeceğimi bir borç bilir hepinize saygılarımı sunarım.”