Ana Sayfa Köşe Yazarları 29.06.2024 412 Görüntüleme

BIDIK ‘IN DÜNYASI

Benim ismim Bıdık. Çünkü annem bana sürekli “ bıdık, bıdık, bıdık deyip duruyor. Bu arada biyolojik annemi ve babamı tanıma şansım olmadı maalesef; hatırlayamıyorum onları. Ben çok küçükken şimdi annem diye bildiğim o güzel kadın sahiplendi beni.  

    Ne yalan söyleyeyim; gözümü açtığımda ilk onu tanıdım bildim. Beni öpmek, koklamak için sarıldığında ki kokuyu hiç unutmuyorum. İskoçya ovasında yer alan  renk cümbüşünü andıran çiçeklerden doğaya yayılan o ferah koku gibi büyüleyici kokuyor. 

    Sadece bana değil çevresinde olan tüm sahipli sahipsiz hayvanlara olan ilgisi biraz abartılı maalesef; onları seveceğim diye beni kenarda köşede unutmak nedir ya! En çok buna sinirleniyorum; hadi sevdin , okşadın ; birde gidip benim gözümün önünde onlara mama verip de yedirmez mi; işte o zaman kan beynime sıçrıyor. Valla onun yüzünden sinir hastası oldum.  Ama yine de dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına geri dönüş yapıp beni seviyor. Sanırım ben onu paylaşmayı sevmiyorum. Bu da çok doğal. Ben değil, o kendine çeki düzen versin; ne o, evde ben dururken başka kedi köpeği sevmek nedir yaa!  

     Bir seferinde annemle ben uzak bir yolculuğa çıktık uçakla . Beni kargo bölümüne koydular. Görevli gelip te ; burası uçağın VİP bölümü sayın bıdık efendi deyince sanırım soyumdan gelen ayrıcalıkla beni burada misafir edecekler diyecek oldum; sonra gerçeği görünce adamın benimle kafa bulduğunu anladım; o an var ya onu poposundan ısırırdım tasmalı olmasam. Sonrasında uçaktan inip annemin evine gidince orada engelli bir kızının olduğunu öğrendim. Ona doğru koşup kafamı onun göğsüne dayayıp onun yüzünü yaladığımda yüzünün güldüğünü ve kendince sevinç namelerini andıran heceleri sıralayınca annemin de yüzü güldü ve hepimizi sarıp sarmaladı. O an annemi de o engelli çocuğu da mutlu ettiğimi anladım.  

   Haa!  Soy derken benim cinsim bu arada Cavalier King Charles’tır. Köklerim İskoçya kraliyet ailesine dayanmaktadır; ama gel gör ki sokağa çıkınca onun bunun maskarası oluyoruz; bu da bana çok koyuyor. Bütün köpeklerle aynı kefeye konmak ağrıma gidiyor. 

    Bu arada aklıma gelmişken bir seferinde az daha ölüyordum. Allah’tan sahibim beni veterinere yetiştirdi de duran kalbimi çalıştırıp uzun soluklu bir ameliyatın ardından tekrar hayata döndüm ve gözlerimi açınca yine o güzel, gülen gözlerle bakan uzun lepiska saçlı güzel kadın var dı. Hayatımı ona borçluyum çünkü huyum kurusun yine bulduğum bir plastik torbayı yutma hastalığı nedeniyle nerdeyse tahtalıköye gidiyordum.  

    Gel zaman git zaman kıskançlık krizlerimi saymazsak annemle gül gibi geçinip gidiyorduk; ta ki o adam ve şımarık kedisi gelene kadar; adam ayrı bir sıkıntı, kedisi ayrı bir sıkıntı. Herhalde dedim misafirdir… Nerdeee! Adamla kedisi yerleşmez mı eve; işte ben de o zaman şalter attı. Annemle sokaktaki kediyi köpeği sevme konusunda papaz olmuşken birde bu çıktı başıma. Kardeşim misafir dediğin iki gün,  üç gündür yani ömrü; yok bunlarda gidecek göz falan da yok; bir arsız bir arsız, yerleşmez mı eve. Bir de o şımarık kedisine olan ilgi alaka bizden de esirgenince dedim kendi kendime “ oğlum bıdık senin pabucun dama atıldı “  

       Sonrasında annemin aralıklı şekilde seyahatlere gitmek zorunda oluşunda o uzun boylu yakışıklı ama yüzüne bakınca epey sıkıntılar çekmiş olduğu belli olan bu adam annemin yokluğunda bana onun yokluğunu hissettirmemesi ve  işlerinin çok yoğun olmasına rağmen sürekli bana ayıracak zaman ayarlaması, çok kötü hasta olup ta ishal olduğumda beni iyileştirmek için çırpınması, durumumun daha da kötüye gitmesi ile beni kucaklayıp veterinere götürmesi ile ona karşı haksızlık yaptığımı fark etmeme vesile oldu. Sonuçta o da benim babam oldu yani anlayacağınız. O şımarık kedisi de zaman zaman yine şımarıklık yapsa da , arada bir patisi ile suratıma vurup sonrada kaçıp beni deli etse de; onu da zaman içinde sevdiğimi anladım. Yani anlayacağınız biz çok güzel bir aile olduk.  

    Bu koca yürekli yakışıklı babamı ne kadar çok sevsem de bazen gelip te evin içinde şarkı söyleme hevesine girince işte o zaman ona karşı duygularımı tekrar sorgular oluyorum. Aman o duymasın; o şarkı söyleyince hepimiz bir yere saklanıyoruz ,  dahası var; annem ona evin içinde şarkı söylemesine yasak koydu. Zavallı babam buna çare olarak şarkı söylenirken sadece ağzını açıp, dudaklarını kıpırdatabiliyor. Ama sonrasında yine hep beraber katıla katıla buna gülüp eğleniyoruz.  

    Vallahi ne diyeyim dostlar; ben mutluyum. Eyvah! Babam çağırıyor “ Bıdık ! Hadi oğlum banyo zamanı “ diyor .Evet babam beni yıkayacak birazdan… Bana müsaade. 

    Kafanızı şişirmedim inşallah. Hadi bana Havvv! 

İlginizi çekebilir

ŞİFALI ORMAN BİTKİLERİ-1

ŞİFALI ORMAN BİTKİLERİ-1

Kavacık Mah. Fatih Sultan Mehmet Cad. Tonoğlu Plaza No: 3/4 - +90 532 387 73 79 - BEYKOZ - İSTANBUL

Tema Tasarım | AnatoliaWeb