Toplumu bilinçlendirmek için farkındalık projelerine imza atan Beykoz Üniversitesi, son olarak Dünya Kanser Günü dolayısıyla panel düzenledi. Kanser ile ilgili bilinmesi gerekenler, alınması gereken önlemler ve hastalara yaklaşımın masaya yatırıldığı panelde, en etkili ilacın umut olduğu vurgulandı
Her yıl 4 Şubat’ta, toplumda kanserle ilgili bilinci artırmak ve farkındalık yaratmak amacıyla ‘Dünya Kanser Günü’ olarak etkinlikler düzenleniyor. Bu toplumsal konuya katkıda bulunmak ve bilgi vermek amacıyla Beykoz Üniversitesi de ‘Dünya Kanser Günü Paneli’ düzenledi. Panelde, kanser hakkında bilinmesi gerekenler, alınması gereken önlemler, hastalara yaklaşım hakkında bilgiler paylaşıldı.
Beykoz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu (MYO) Müdürü Prof. Dr. Gülten Kaptan Ateşoğlu, moderatörlüğünü yaptığı panelde, kansere en az yakalanma oranının İsrail’de görüldüğünü söyleyerek, “Bunun nedeni oradaki insanlar sağlıklı besleniyor, spor yapıyor, kendine dikkat ediyor. Bizler de bu şekilde bir yaşam sürdürerek, kendimizi olası risk faktörlerinden koruyabiliriz” dedi.
‘Hastanelere oyun odaları kurulmalı’
Panelde konuşan Beykoz Üniversitesi MYO Öğretim Görevlisi Elife Çete ise genellikle çocuklarda görülen lösemiyi ele aldı. Çete, lösemili çocuklara karşı uygulanması gereken yaklaşımları şöyle anlattı: “Lösemi, çocukların sosyal ve psikolojik gelişimlerini ciddi boyutta etkilemektedir. Aileler normalde çocuklarına nasıl davranıyorsalar o şekilde davranmaya devam etmelidirler. Hastalıktan sonra aşırı ilgi göstermek ya da ailenin üzüntü ve stresini çocuğa yansıtması son derece yanlış bir tutumdur. Çocuk sevgi ve güveni hissedebilmeli; bu hastalığın bir tedavisi olduğunu bilmelidir. Olumlu cümleler çocuğu rahatlatarak güven bağını güçlendirecektir.” Lösemili çocukların tedavi sürecinde en etkili ilacın umut olduğunu belirten Çete, çocuğa umut aşılayacak, kendisini geliştirmesini sağlayacak ortamlar sunulması gerektiğini kaydetti. Hastalığı unutturacak, yeteneklerini destekleyecek, kas ve motor becerilerini geliştirmeye yönelik oyunlar oynatmanın önemini vurgulayan Çete, “Hastane ortamında da çocuklara oyun odaları, kütüphaneler sağlanmalı; böylece hem çocukların zihni hastalıktan uzak tutulabilir hem de motor gelişimlerine destek olunur” diye konuştu.
‘Erken teşhis hayat kurtarır’
Beykoz Üniversitesi MYO Öğretim Görevlisi Burcu Dişli de meme kanserinden korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi. Dişli, “Birincil koruma, sağlıklı beslenme, emzirme, fiziksel aktivite, hormon kullanımı, yumurtalıkların alınması, alkol ve sigara kullanımının azaltılmasıdır. İkincil koruma ise tarama testlerinin düzenli yapılması, kendi kendine muayene, hekim tarafından fiziki muayene ve mamografidir” dedi. Kendi kendine muayenenin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Dişli, erken teşhisin hayat kurtardığını sözlerine ekledi.
Beykoz Üniversitesi MYO Öğretim Görevlisi Kübra Gölebatmaz ise; kanser nedenlerinin ‘önlenebilir’ ve ‘önlenemez’ olarak sınıflandırıldığını anlatarak, “Önlenebilir nedenlerin yüzde 50’sini sigara ve alkol tüketimi, obezite, virüs ve bakteri bulaşması ile kimyasal kanserojenler oluşturuyor. Önlenemez etkenlerin yüzde 35’i ise mutasyon; yaşlılıkla birlikte yavaşlayan metabolizma sonucu hücrelerin yenilenme hızının azalması, yüzde 15’i ise kalıtsal geçişler ve ailesel yatkınlıktan kaynaklanıyor” dedi.
Medistate Hastanesi Üroloğu Doç. Dr. Cenk Gürbüz, prostat kanseri hakkında bilgiler verdi. Gürbüz, “Prostat kanserinde en önemli faktör yaştır. 40 yaş altı bizi genelde çok korkutmaz ancak 60-65 yaş üstü için oldukça endişe duyduğumuz bir kanser türüdür” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Karadağ da Türkiye’de 1 milyon 700 bin kişinin meme kanserine yakalandığını söyleyerek, meme vücut dışında bir organ olduğu için meme kanserinin çoğunlukla ölümcül olmadığını ve tedavisinin diğer kanser türlerine göre daha kolay olduğunu belirtti.