Beykoz Diriliş Başkanları Derneği olan ismini Fikr-i Asım Fikir Düşünce Kuruluşu olarak değiştiren dernek eğitim konulu bir toplantı yaptı. Toplantıya üniversitelerden üç profesör katıldı.
Dernek Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya Fikr-i Asım Fikir ve Düşünce Derneği Onursal Başkanı Alaattin Bayraktar, Genel Başkan Yardımcıları Şenol İpek ve Zübeyir Bekiroğulları da katıldı.
Fikr-i Asım Fikir ve Düşünce Derneği Beykoz Şube Başkanı Recep Halil Gültekin, Beykoz eğitimine yönelik bir proje açıkladı. Daha sonra projenin Beykoz’da uygulanabilirliği üzerine görüş beyan eden profesörler, Türkiye’de ki eğitimin gelmiş olduğu noktayı da mercek altına aldı.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Ramazan Biçer, Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hasan Yazıcı, Medeniyet Üniversitesi’nden Prof. Seyfettin Erdoğan ve Doç. Dr. Ayfer Gedikli’nin hazır bulunduğu toplantıda konuşan Başkan Gültekin, Beykoz’da eğitim ve öğretimin seviyesinin istenildiği düzeyde olmadığını ifade ederek, “Onun için bu ay gündemimize eğitimi aldık” dedi.
Başkan Gültekin; “Derneğimizin adının değiştiğini de buradan sizlere belirtmek isterim. Fikri Asım Fikir ve Düşünce Derneği olmuştur. Bizler her ne kadar Beykoz’u düşünüyorsak da, Türkiye genelinde de eğitim seviyesinde yeterli olmadığımızı iddia ediyoruz. Beykoz ilçesinde bizler Milli Eğitim Müdürlüğü’ne resmi dilekçelerimizi verdik. Resmi olarak bize cevapta verdiler. Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz’dan sonra Milli Seferberlik ilan etmesiyle eğitim de bir proje ortaya çıkardık ve dedik ki; ‘Beykoz’da 14 tanesi devlet lisesi 3 tanesi özel lise olmak üzere bunları bir araya getirebilir miyiz?’ Bunun bir araya getirilmesini istememizdeki sebep ise, ilk etapta israfı önlemek, ikinci aşamada ise uyuşturucu ve madde bağımlılığı ardından da hangi sorun geliyorsa” dedi.
Onursal Başkan Alaattin Bayraktar; “Başkanımızın önerdiği iş Türkiye’de ilk defa yapılacak bir iş, çokta iyi olacaktır. Dünyanın birçok yerinde var. Sağlık Bakanlığı nasıl hastaneleri şehir hastaneleri olarak bir yere topluyorsa; Beykoz’daki ortaöğretim okullarını bir kampüs altında toplayalım. Bir alan versinler ve bütün okulları oraya taşıyalım. Orada aynı zaman da lojmanlar, sosyal tesisler koyalım. Burada çok daha verimli olacağını söylüyoruz. Bizler çok kez şahit olduk. Emniyet’ten de bilgi aldık. Uyuşturucu ortaokul, liselere kadar inmiş durumda. Kapılarda ne yazık ki çocuklarımızı zehirliyorlar. Bu bizim için çok önemli. Birçok okullara öğretmenler gidemiyor. Mesela Anadolufeneri’nde okul var. Hoca gidemiyor. Biz Milli Eğitim Müdürlüğümüze böyle bir öneride bulunacağız. Beykoz’da uygulayabilirsek, bütün Türkiye’de uygulanır. Beykoz Belediye Başkanıyla görüştük. Kendisi pek olumlu bakmadı. Yine mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Prof. Seyfettin Erdoğan; “Türkiye’nin şu anda en önemli meselesi eğitimdir. Birçok konuda model bir ülke olduk ama maalesef eğitim konusunda aynı başarıyı gösteremedik. Eskiye göre daha iyiyiz ama çok daha ileriye gitmesi lazım. Beykoz’un mutlaka üstün zekalı çocuklar üssü olması gerekir. Beykoz bu noktada İslam Alemi’nin üstün zekalı çocuklar üssü olabilir. Beykoz, transit bir ilçe olmadığı için mümkün olabilir. Yani Osmanlı’daki Enderun modeli. Üsküdar’da böyle bir proje düşünüldü. Bunun Beykoz’da yapılması lazımdır. Bunu yaptığımız zaman Beykoz’u cazibe merkezi haline getiririz ve birçok hoca buraya gelecektir. Beykoz’da üniversite var ama mutlaka bir devlet üniversitesi kurulması lazımdır. Özellerle bu iş olmaz. Beykoz bunun için oldukça müsait bir ilçedir. Bence bütün enerjimizi buna vermeliyiz. Kentsel dönüşüm süreçlerinde bizler kent kimliği uzmanıyız. Beykoz, İstanbul’un eskimeyen ve İstanbul’un gerçek tarihi dokusunu ifade eden, kimliğini muhafaza eden bir kentsel dönüşümle öne çıkması lazımdır. Beykoz kentsel dönüşüm sürecinde henüz bakir bir alan, bunu devlet üniversitesinin kurulması için kullanmalıyız” dedi.
Prof. Ramazan Biçer; “Türkiye’de eğitim modelleri üzerinde ciddi denemeler ve sınamalar yapıldı. Sürekli değişiyor. Hatta müdürler ve öğretmenler bu kadar hızlı değişim karşısında takip edemiyorlar. Dün gelen bir kural bugün değişiyor. Bu konuda bir sıkıntımız var. Buna çözüm üretmeliyiz. Devlet yetkilileri de mutlaka bunun üzerinde kafa yoruyordur. Ama batıda eğitim sisteminde başarılı olan ülkelere baktığımız zaman başarıyı sağlayan en büyük etkenin STK’lar olduğunu görüyoruz. Büyük devletlerde hiçbir zaman devlet fikir üretmez. Fikir üreten kurumlar, özellikle STK oluşumları belli bir aşamaya getirilir. Ondan sonra devlet yetkililerine sunulur. Devletin işi başından aşkın. Bu tür şeylerde en uygulanabilir çözüm; yerel yönetimlerdir. Yerel tarafta üretilen bir fikir yoksa başarıya ulaşılması çok zordur. Şu ana kadar eğitimdeki başarısızlığımızın sebebi de budur” dedi.
Doç.Dr. Ayfer Fedikli; “Eskiden bizim ikamet ettiğimiz mahallelerde öğretmen komşularımız vardı ve bu insanlara karşı korkunç bir hürmet vardı. Mahallemizin hoca hanımı gibi bir takım insanlar vardı. Bu insanlar mahallenin akilleriydi. Eskiden öğretmenlik mesleği son derece kutsal bir meslekti. Benim lisede matematik öğretmenim Türkiye’de ikinci olmuş bir kişiydi. O zamanlardan bu zamana gelinirken, yetkinlik konusunda ciddi bir ego yaşadığımız korkunç bir gerçektir. Artık insanlar her hangi bir meslek sahibi olamadıklarında öğretmenlik mesleğini tercih eder oldular ki bu bir felakettir. Elimizde nasıl bir sermaye olursa olsun bunlar arasındaki en kıymetli olanı beşeri sermayedir. En kıymetli beşeri sermayenizi siz aslında o mesleği hiç yapmak istemeyen hiçbir yetkinliği olmayan insanlara emanet ediyorsunuz. AK Parti’nin birçok konuda taktir edilecek çalışmaları var. İş eğitime geldiği noktada ciddi bir başarısızlık olduğunu hep beraber kabul etmemiz lazımdır. Buradaki sıkıntının birazda FETÖ’nün sessiz sedasız sistemi ele geçirmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Bir takım şeyler yaşandı. Bir yerlerden dönüldü, bir şeylerin artık düzeltilmesi gerekiyor. Bunun düzeltilmesinde de öncelikle eğitim konusunda bir sistemin oturtulması, yaz-boz tahtasına dönmeyen bir sistemle düzeltilmesi gerekiyor. İnşallah referandumdan sonra eğitim politikasında kalıcı bir planlama yapılması gerekiyor. Öğrenmek öyle iki günde olacak bir şey değildir” dedi.