BEDENSEL BİLİNMEZLİKLER
Bu kapanma döneminin bize ya da en azından bana sunduğu en büyük nimet, yarattığı vakit sebebiyle okuma yada yazma konusunda bizlere fırsat yaratmasıdır. Okuma yada yazma niyetinde olan insanın hem zihninin boş, ortamında dikkati dağıtmayacak şekilde dingin olması gerekmektedir. İnsanoğlunun en hassas olduğu organdır beyin; işine gelmediği zaman inat eder, hiç bir emir vermiyorum der. Sonra ayıkla pirincin taşını.
Beyni geçtim; hangimiz, vücudunun tüm organlarının ne işe yaradığını biliyor. İnanın ki; soralım herkese; pek çok şaşırtıcı cevap alırız. Şaka yapmıyorum; daha dalağının, böbreğinin, karaciğerinin, akciğerinin yerini bilmeyen insanlar var aramızda. Adamın birine geçenlerde üstünlük taslarcasına böyle bir soru sordum; sormaz olaydım. Aldığım cevap karşısında o değil ben dumura uğradım. “Bilip te ne faydası olacak bana; hadi ben bilmiyorum, sen biliyorsun; ne fayda getirdi sana.” Adam beni hiç çalışmadığım yerden vurdu valla .Durdum, düşündüm ve sonra da eğreti bir cevapla: “ Hiççç” dedim. Adam beni kötü yaraladı. Ben yine de size o arkadaşın dediği gibi pek bir faydası dokunmayacak ama bilmenizde de bir yeriniz eksilmeyecek bir iki bilgi aktarayım. Ne bileyim; bakarsın bir iki kişi belki teşekkür eder ve der ki : Aaaa!…, ciddi mi!….. , Şaka bu, olamaz!… Hazırsanız başlayalım.
Mesela insan DNA’sının yüzde elli oranında muz DNA’ sı ile aynı olduğunu biliyor muydunuz. Yok bilmiyordunuz değil mi? Ben de bilmiyordum, sonradan öğrendim. Hatta biz muz değil de maymun DNA’ sı diyeceksiniz zannediyorduk diyeniniz var içinizde; tahmin edebiliyorum. Hatta bununla ilgili birde fıkra geldi aklıma onu da söylemeden edemeyeceğim.
Çocuğun biri babasına sormuş :
–Baba biz nasıl olduk?
Baba cevap vermiş “maymunlar türeye türeye biz olduk” demiş…
Tabi çocuk babasının lafına inanmamış.
Annesine biz nasıl olduk demiş?
Annesi, ”Allah Adem babayla Havva annemizi yaratmış, nesilden nesile biz olmuşuz” demiş.
Çocuk demiş ki “ama babam maymunlar türeye türeye biz olduk” dedi
Anne cevap verir:
–o Babanın sülalesi bizi ilgilendirmez
Neyse biz yine vücudumuzdaki gezintiye devam edelim. Hapşırırken burnunuzu ve ağzınızı aynı anda asla kapatmayın; çünkü gözleriniz yerinden fırlayabilir. Uzmanlar bunu denemenin tehlikeli olacağını söylediklerinden denenmemesi ama bilinmesi gereken bir bilgi olarak cebimize koyalım. Aranızda yürek yemiş olan ve deneyeceğim; böyle saçma şey mi olur diyenleri duyar gibi oluyorum. Bilgiyi ve uyarıyı yapmak bizden, uyup uymamak size kalmış. Sonuçta bedeninizden siz sorumlusunuz. Evinizdeki toz parçacıklarının size ait ölü deri parçacıklarından oluştuğunu biliyor muydunuz peki? Yaaa! Demek ki sadece yılan deri atınca derisi yenilenmiyor; insanda aynı şekilde sürekli ölü deriyi atar, yerine yenisi gelir. Bunu bilmenin de bize bir faydası yok tabi, beni dumura uğratan sevgili dostumun dediği gibi. Ya sağlak insanların solak insanlara göre dokuz yıl daha fazla yaşadığını biliyor muydunuz? Yok nereden bileceksiniz. Ama bu bilgiyi geçen bir arkadaşımla paylaştım; yok o beni dumura uğratan değil; bu başkası. Bilgiyi paylaştığım arkadaş solak biriydi ve bu bunu öğrenince bayağı bir suratı düşmüştü. Gel gelelim üç beş gün sonra arkadaşı tekrar gördüğümde baktım suratında güller açıyor; hayırdır dedim. Ne desin bana inanırsınız: Artık her işte sağ elimi kullanıyorum; sol eli mecbur olmadıkça kullanmıyorum demez mi; arkadaşın cevabından sonra toparlanıp ta yolu buluncaya kadar beş dakika geçti. İlginç bir bilgi daha geliyor şimdi. Başınızı bir duvara vurursanız eğer, saatte yüz elli kalori kaybettiğini bileniniz var mı? Kilo problemi olanların hemen kulak kabarttığını duyar gibi oluyorum. Valla bir günde on saat kafayı vursak toplamda bin beş yüz kalori eder; düşünsenize tığ gibi oluruz bir aya kalmaz . Vurmanın şiddetini siz ayarlayın canım; her işi de benden beklemeyin; hiç sevmem hep öyle beleşe yatanları. Peki şimdi size bir de kalbiniz ile ilgili bir bilgi vereyim; kalpsiz olanları da kapsıyor bu bilgi. İnsan kalbi o kadar hızlı bir şekilde kanı pompalar ki; pompaladığı kanı dördüncü kata kadar fışkırtabilir. Tabi burada bir yarış yapacak halimiz yok. Kalpsiz insanların kanı birinci kata kadar, vicdanlıların dördüncü kadar çıktığına dair bilimsel bir veri de yok henüz elimizde. Aslında bu bilgiler o kadarda çok ki; hepsini burada saatlerce dökmeye de gerek yok yani. Bizi dumura uğratan sevgili dostumun dediği gibi bilsek ne olacak, bilmesek ne olacak. Aklıma gelmişken son bir bilgi daha paylaşayım; yine öyle ehemmiyet gösteren bir bilgi değil tabi sonuçta. Bir kişinin baş parmağının üç katı, o kişinin penis boyuna eşittir. Evet evet ; ciddi bir bilimsel veri diye uzmanlar bunu kabul etmiş. Geçen yine böyle bu bilgilerden bahsettiğim bir sohbette bunu söylediğim vakit baktım ortamdaki pek çok kişi baş parmağını saklıyor, kimi de nerdeyse baş parmağını gözümün içine sokacak. Tövbe estağfurullah dedim. Yani dediğim gibi anlatılanlar önemsiz de olsa vücut vücuttur, yine de bilmekten zarar gelmez.
Sonuçta bu kısa sohbet diliminde taşıdığımız bedenin kimi organlarının ne işe yaradığını, nerede olduğunu öğrenmiş ve de zamanımızı boşa harcamamış olduk. İnsanın en değerli hazinesi sağlık derler ya; bence değil. Ben size söyleyeyim mi en büyük hazinemiz ne? En büyük hazinemiz zaman. Bu zaman diliminde az da olsa eğlendiğimizi ve biraz da bilgi sahibi olduğumuzu düşünüyorum. Yalan mı! Bu arada yazımı bitireceğim de ama hala elinde mezura, metre ile baş parmak ölçen arkadaşlar görüyorum gibi. Bırakın onları lütfen, dellendirmeyin adamı; iyi ki bir şey söyledik yani.