Yerel seçimlerde, Beykoz Anadolu Feneri Köyü’nden muhtar adayı olan Yüksek İç Mimar ve Endüstri Tasarımcısı Z. Sibel Metin Kasapoğlu; “Fener’in muhtarlık makamından öte, adeta köy mimarı, çevre tasarımcısı, köy belediye başkanı(!) olmaya adayım” diyor.
Ve hatta daha da iddialı olarak “Muhtarın yapılandırma aşamalarında bulundurulması konusunda iyi bir örnek olacağıma inanıyorum.” diyerek Köyünün planlanmasında halkının temsilcisi olan muhtarın görüşlerinin de alınarak yapılması gerektiğine inanmaktadır. Planlamada Muhtar köyünün ve köylüsünün geleceği için halkıyla birlikte çözüm üretip, projelendirip sunarak talep etmelidir. Bu da hizmette hız ve huzur getirecektir. “muhtar halkın devlete karşı ilk temsilcisi, devletin de halka karşı ilk temsilcisidir.” özelliğini de en iyi şekilde kullanarak bilgi birikimi, eğitim ve iş hayatı tecrübelerimin bunun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır inancında olup; “muhtarların kesinlikle sorumluluklarına yardımcı olacak köklü bir eğitim aşamasından gelmelidir” ilkesini savunmakta ve Halka bu kadar birebir hizmet eden temsilcinin her yönüyle donanımlı olmasının ülke kalkınmasına büyük katkıda bulunacağına inanmaktadır.
Yirmi yıldır Fener Köyü’nde ikamet eden ve köyünü çok sevdiğini kendine özgün doğal özelliğini koruyarak özellik katacak çağdaş, örnek şirin bir mini köy haline getirmek ve kendi kendine yetebilen, kendi maddi manevi ihtiyaçlarını kendisi karşılayan bir köy olması için aracı olmak istediğini söyleyen muhtar adayı Sibel Metin Kasapoğlu, adaylık süreci nedeniyle yayınladığı broşürde özet olarak Anadolu Feneri için yapılması gerekenleri şöyle vurguluyor.:
“Türkiye’nin en güzel şehri İstanbul’un, en güzel köylerinden, saklı cennetimiz Fener’imizin DAĞ, ORMAN, DENİZ, DERE gibi bütün tabiat güzelliklerinin yanı sıra BOĞAZ’IN BEKÇİSİ özelliğini de kendinde toplamış olmasını en iyi şekilde değerlendirip Turizmle birlikte Yaşam Kalitemizi de yükselterek köyümüzün değeri kazandırmalıyız.
FENER DENİZ VE DERE MAHALLESİ olarak iki mahalleden oluşan Köyümüzün farklı özelliklerini ortaya çıkarıp, köy bütünlüğünü koruyarak birlikteliğin maddi manevi gücünden faydalanmalıyız.
Köyümüzün Çevre ve Konutları ile birlikte bir bütün olarak komple KÖY DEKORASYONU yapılmalı; yeşil alan, parklarımız, yollarımız, sokaklarımız, ortak kullanım alanlarımızın ve de özellikle evlerimizin dış cephelerini güzelleştirmeliyiz.
Köyümüz için alt yapıdan ulaşıma, kültürel faaliyetlerden sosyal programlara kadar çeşitli alanlarda her türlü projeleri araştırıp, çözümler üreterek uygulanabilir hale getirtmeliyiz.
Köyümüzün planlamasından, çevre, sağlık, eğitim, sosyal ve kültürel çalışmalarına kadar köyü ve köylüyü ilgilendiren gelişmelerden haberdar edilip çalışmalara katılması istemiyle KENDİ KÖYÜNÜN EFENDİSİ olmasını sağlamalıyız.
ÇAĞDAŞ HABERLEŞME sistemlerini kullanarak birbirimizden ve halkı ilgilendiren gelişmelerden, belediye çalışmalarından ve devlet kanunlarından anında haberdar olmalıyız.
HAYDİ, GENÇLER, HANIMLAR güzel köyümüzün değerini bilelim, geleceğimizin temellerini birlikte atalım. Gerektiğinde toplanıp sorunlarımızı tartışalım, çözümler bulalım. Gönüllü gruplar oluşturup; sosyal ve ekonomik konularda birbirimize yardımcı olalım.
MAHALLE KÜLTÜRÜMÜZÜ yaşatarak, birlik ve beraberlik içinde bir arada olmayı kolaylaştıran; sosyal yaşam ihtiyaçlarını karşılayacağımız ortam ve mekânlar oluşturalım. Komşularımızdan, köylülerimizden haberdar olalım.
MUHTAR HALKIN DEVLETE KARŞI İLK TEMSİLCİSİ, DEVLETİN DE HALKA KARŞI İLK TEMSİLCİSİDİR. Bu özelliğini en iyi şekilde kullanarak, çalışmalar yapıp; köylümüzün taleplerini, ön tespit çalışmaları ve çözüm önerileriyle birlikte projelendirip devlet kurumlarına sunarak, onların yükünü azaltmış, taleplerimizi anlamalarını, ilgilenmelerini hızlandırmış, ciddiye alıp, projelerimizi öne almaları için cazip hale getirmiş ve şansımızı arttırmış oluruz.
Köyüme geldiğim günden beri her bir köşesini seyrederken meslek icabı gayri ihtiyari hayali tasarımlarla güzelleştiriyor ve pratik çözümler üretmekten kendimi alamıyordum. Sanki bir gün zamanı gelince gerekeni yapacakmışım gibi. Ki bu en uygun zaman bana göre geçen seçim dönemi idi. Yoğun olduğumdan dolayı aday olamamış, ancak bir ucundan tutmak, istendiğinde hizmet etmek amaçlı fahri aza gibi görev almıştım. Muhtarlık, Okul ve Köy Derneklerinin benden istedikleri konularda mesleki bilgi ve becerilerimi kullanarak, özellikle köyün ihtiyacı olan Balıkçı Barınağı konusunda istenilen özellikte tasarlama ve kabul ettirme aşamalarında bulundum.
Bir şeyler yapma özlemi içinde olduğum Köyüme hizmet etme zamanımın geldiğini bunun için de yetkili olmak gerektiğine inanıyorum. İLKLERİ YAPMAK MUHTARIN İŞİDİR. Bir ilk de benden niye olmasın. Normalde MUHTARIN YAPTIRIM GÜCÜ YOKTUR; ARACIDIR, TALEPLERİNİZİ İLETİR. Muhtarın yapılandırma aşamalarında bulundurulması konusunda iyi bir örnek olacağıma inanıyorum. Başarılı olmak için FENER’İN MUHTARLIK MAKAMINDAN ÖTE, ADETA KÖY MİMARI, ÇEVRE TASARIMCISI, KÖY BELEDİYE BAŞKANI (!) OLMAYA ADAYIM.
Güzel köyümüzde sizlerle birlikte çağdaş geleceğimizin temellerini atmaya hazırım. Hizmet anlayışıyla seçimlere hazırlanan, donanımlı, şeffaf ve herkesin sırrını korumak ilkesi olan bir muhtar adayıyım.
Köyümde yaklaşık 20 yıl yaşayarak halkın sorunlarını ve çözüm yollarını bilmemin, uzun yıllar mesleki bilgi ve becerilerimin devlet kuruluşları ile özellikle belediyelerle imar konularında çalışmış olmamın verdiği tecrübelerimin ve de yerel yönetimler çalışmalarını takip ederek halkın ihtiyacını karşılayacak bilgilere sahip olacağımı bilmemin Muhtarlık sorumluluğuma büyük avantaj kazandıracağına inanıyorum.”
Mimar Sinan Üniversitesi, Y. İç Mimar ve Endüstri Tasarımcılığı bölümü mezunu Z. Sibel Metin Kasapoğlu iş hayatında uzun yıllar, dekorasyon, tasarım, projelendirme, peyzaj, mağaza, otel, hastane, cami, eski eserler, endüstriyel ürünler, takı, mobilya gibi alanlarda tasarım ve uygulama alanlarında çalışmış.
Tahsil, kültür, iş kadınlığının yanı sıra köyünde fahri muhtar azalığı da yapan Anadolu Feneri Muhtar adayı Mimar Sibel hanım, köyün tarihçesini de derleyip yazmış.
Beykoz Anadolu Feneri Köyü Muhtar Adayı, Y. İç Mimar ve Endüstri Tasarımcısı Zeynep Sibel Metin Kasapoğlu’nun derlediği köyün tarihçesi;
“Adını Boğaz’dan geçen gemilere yol gösteren fenerden alan Anadolu Feneri Köyü, Beykoz’a bağlı ve ilçeye 15 km uzaklıktadır. Boğaziçi’nin Anadolu yakasındaki son noktası olan köyümüz Karadeniz ve İstanbul Boğazı’nın birleştiği Yon (Hrom) Burnu üzerinde bulunmaktadır. Bu burun Boğaz sularını kucaklayan Çakal tepe sahili ve Karadeniz sularını kucaklayan Kabakoz sahili ile iki doğal koya sahiptir. Boğaz’dan Karadeniz’e seyrederken görülen Cenevizliler zamanından kalan Kalesi, Feneri ve ona bitişik Camisi ile kendine özgün simgesel bir görünüme sahip olup diğer fenerlerden ayıran bu özelliğinin yanı sıra Boğaz’ın Karadeniz’e açılan kapısı olması, temiz sahil koyları ile de dikkat çekmektedir. Fenere bitişik olan ve onunla bütünleşen Hamid-i Evvel Cami’si 1880 yılında II. Abdülhamit zamanında yapılmıştır.
Daha önceden ahşaptan yapıldığı söylenen Fener 1858 de Fransızlar tarafından karşı sahildeki Rumeli Feneriyle beraber kule kısmı revize edilerek 1933 yılına kadar işletilmeye başlanmış. Bu yıldan sonra işletmesi tamamen Türklere geçmiş. Anadolu Feneri orijinal halini koruyan nadir fenerlerden biri olup denizden yüksekliği 75 m olup Rumeli Feneri’ne uzaklığı 2 mildir. Açık havada 16 deniz mili açıklığı görebiliyor.
Sit alanında olmasından dolayı eski yapı görünümleri korunan ahşap ve taş evleri ile de göz doldurmaktadır. Özellikle eski Sıhhiye binası kendine has bir ahşap yapı stiliyle dikkat çekmektedir.
Köyün merkezindeki II. Mahmud tarafından yaptırılan Çeşmesi köye gelen ziyaretçiler tarafından ilk farkedilen yapısı. Çeşme suyu köye 5 km uzaklıkta bulunan Meciddere’den gelmekte. Çeşmenin karşısındaki Köy Binasında Muhtarlık ve Sağlık Ocağı olarak kullanılan Köy Binası, geniş avlusuyla Köy Kahvesi, eski Karakol Binası bulunmaktadır. Ayrıca bir İlköğretim Kurumu yer almaktadır.
Anadolu Feneri Köyü muhtarlığı sonradan iki mahalleden oluşmuş olup. Fener Deniz Mahallesi ve Fener Dere Mahallesi (Halayık dere). Bu mahallenin en büyük özelliği dere boyunca yamaçlarda yerleşmiş yeni yerleşim yeri olup eski tarihi yapı bulunmamaktadır. Fener’in dere mahallesine sahip olmakla özelliğine bir özellik daha katmıştır. Köyün ikinci camisi de burada bulunup 1996 da Mustafa Sözer adına yaptırılmıştır.
Fener Halkının bir kısmı Girit’ten gelip burada kalan askerlerden, bir kısmı da Kafkasya’dan gelen Ahıska Türkeri’nden, çok azı da zamanla Karadeniz ve diğer yörelerden gelmedir. Fener’in iki mahallesiyle birlikte toplam nüfusu 5 yıl öncesinde yaklaşık 1200 civarında idi. Köye gelen ve gidenlerle bu sayı günümüzde değişim göstermiştir..
Köy balıkçılığa çok elverişli olup köyün önemli bir kısmı bu yolları geçimini sağlamakta. Çalışan, eğitim gören ve yeni evlenen genç nüfus köyde imar sınırlarından dolayı şehire kaymıştır. Dolayısıyla Balıkçılık ve Sebzecilik eskisi kadar verimli olmamaktadır. Eskiden şehirin sebze ihtiyacının hemen hemen tamamını karşılayan Fener köy günümüzde fasulye, mısır, kavun, karpuz ve balkabağı gibi ürünleri kısmen ekmektedirler. Köy sınırları içinde, balıkçılık dışında, kısmen de süt hayvancılığı yapılmakta olup; koyun, keçi, inek yetiştirilmektedir. Çiftlik ve meralarda daha çok Fener’den dere mahallesine giderken görülmektedir.
Kışın sakin olup, yazın kendine özgün keşfedilmemiş özelliğinden dolayı, tanındıkça her geçen gün yoğunlaşmaktadır. Balık restoranları, piknik yerleri ve yüzmek için temiz sahil koyları için özellikle yazın halk akın etmekte ve Fener turizmine katkıda bulunmaktadır.
Yapılan Üçüncü Köprü’de Fener-Cami Cephesinden görülmekte olup ayakları Anadolu cephesi birinci ayağı Poyrazköy’den, ikinci ayağı Fener’in Dere Mahallesi’nden geçmekte olup Köyün geleceğini de her açıdan çok etkileyecektir. Bu gelişmelerle Doğal ve Tarihi konumundan dolayı bu kendine has özelliğini yıllar boyu koruyacak, değerine değer katacaktır.”