Bilindiği gibi önce dokuz mahallemiz ardından on altı mahallemizde daha eklenerek toplamda yirmi beş mahallemiz özel proje alanı ilan edilmişti. Şimdilerde ilk etaptaki mahallelerimizde yapılan özel projeler yani imar planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığında onay beklemekte. Anlaşılan o ki onaylanması da eli kulağında: özellikle Karlı tepe bölgesinde müteahhit ve aracılar kol gezmekteler.

Şimdi diyeceksiniz ki CHP İlçe Başkanı ile alakası ne bunların. Alaka şu ki: kimi mahalleli yıllardır emeklerinin karşılığı edindiği gelirlerini çocuklarının eğitimine veya daha iyi yaşamak yerine barınma sorunu için harcadığı arsalarını satıyorlar. Hem de astronomik fiyatlar öneriliyor. Kimileri özel proje ilan edilerek belediyemize geçen mülkiyeti Milli Emlak fiyatlarından daha da aşağıya alabiliyorken, kimileri bu bedelleri bile ödemekte zorlanıyorlar. Kimileri de özel proje ilan edilmediği için Milli Emlak’ın belirlediği fahiş fiyatlardan yerlerini alamıyor. Bunların arasındaki farklı uygulamanın anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olması bir tarafa gönderilen tebligatlar ile süre verilerek bedelini ödeyemediği arsasını kısıtlı bir zamanda satmak zorunda kalınması bile muhalefet partilerin çalışma alanları değil midir? Kaldı ki itiraz etme haklarının bile olmadığını belirterek.

Peki ya mahallelerde kol gezen ve derme çatma kat karşılığı sözleşme yapmaya çalışan müteahhitlere ne demeli? İmar planı belirli olmayan arsaları birleştirme çabası içinde asılsız taahhütlerde bulunan kişilere karşı halkımızın haklarını kim koruyacak? Bir nevi kentsel dönüşüm yaşıyoruz, kentsel dönüşüm kapsamındaki diğer ilçelere baktığımızda siyasi olarak muhalefet partileri ve onlarca sivil toplu örgütü hatta bunların oluşturduğu birlikler arsa sahiplerinin haklarını korumak için avukatlar, mimarlar ve inşaat mühendisleri tutuyorlar, müteahhitlerin karşısında halkın gerçek haklarını korumaya çalışıyorlar. İlçemizde bu tür bir çalışmayı hemşeri dernekleri yapmaya çalışıyor fakat özellikle bu konuda Beykozluların haklarını kolektif bir çalışma ile koruyabilecek tek sivil toplum örgütü başkanlığını da benim yaptığım “2B ve Kentsel Dönüşüm Mağdurları Derneği” olduğunu üzülerek belirtmeliyim. İşte tam burada Cumhuriyet Halk Partisi devreye giriyor. Çünkü özellikle 2B ve Kentsel Dönüşüm konusundaki neredeyse tüm kanunların çıkmasında öncülük yapan, halkın yararına olmayan yasaların düzeltilmesi için çaba harcayan bir partinin ilçe başkanı tüm bu konularda halkın yanında halkın çıkarlarını savunması gerekmez mi?  Önümüzdeki günlerde seçilecek CHP ilçe başkanı ilçemizi ablukaya altına almış rantiyecilerle baş etmeyi bilmeli ve halkın yanında mücadele etmelidir. Ancak böyle bir ilçe başkanı tapu verilmesi sebebiyle oy alamadığımız mahallelerde oylarımızı arttırmazı sağlamaz mı?

Bu konuda yazacak çok şey var ama bana düşen uyarılarda bulunmak istiyorum. Sevgili Beykozlular söylentilere kulak asmayın, söylentilerin kaynağını ve güvenilirliğini öğrenmenizi tavsiye ederim. Asla bireysel hareket etmemek gerekir, ortak çıkarlarda katılımcı ve paylaşımcı olmalı aksi halde müzakere gücünüz zayıflar. Önerilen sözleşmelerde projeyi görmek istemek ve projedeki payını veya yerini tam olarak öğrenmek en doğal haktır. Bilmediğiniz ve anlamadığınız herhangi bir yazıya imza atmayın, atıyorsanız bile en azından bir kopyasını alın. Öncelikle mahallemizde kalmak ve bol yeşil alanları ile eski komşularımız ve hemşerilerimizle birlikte yaşamayı istemek en doğal hakkımızdır.

Kentsel dönüşümde en büyük aktör Halktır ve halka rağmen dönüşüm yapılamaz.

31 Mayıs 2014

Gökhan Taneri VURAL

info@gokhanvural.com

www.gokhanvural.com