Şile’de meydana gelen ve dört kişinin şehit olmasına sebep olan kaza hakkında CHP Grup Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi Mecliste soru önergesi verdi. Soru önergesi aşağıdadır;
İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ve CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ
M. AKİF HAMZAÇEBİ TARAFINDAN
TBMM BAŞKANLIĞINA 4 ARALIK 2012 TARİHİNDE ŞİLE‘NİN 12 MİL AÇIĞINDA MEYDANA GELEN KAZANIN ARAŞTIRILMASI, KURTARMA BOTUNUN GEREKLİ TEÇHİZ VE DONANIMA SAHİP OLMADIĞI VE HAVA ŞARTLARI UYGUN OLMADIĞI HALDE KURTARMAYLA GÖREVLİ PERSONELİN DENİZE ÇIKMASI YÖNÜNDE BASKIDA BULUNUP BULUNULMADIĞININ TESPİT EDİLMESİ VE BUNDAN BÖYLE MEYDANA GELEBİLECEK BENZER OLAYLAR İLE OLASI AFETLERDE DAHA ETKİN VE KOORDİNASYON İÇİNDE GÖREV YAPILMASININ SAĞLANMASI İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA;
MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN
AŞAĞIDAKİ ÖNERGE VERİLMİŞTİR.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Ukrayna‘nın Maripol kentinden Antalya’ya yük taşıyan Solna Denizcilik Şirketi’ne ait St. Kitts Nevis bandıralı 2 bin 516 groston ağırlığında 110 metre boyundaki “Volgo-Balt” adlı yük gemisi, Karadeniz’de etkili olan fırtına nedeniyle 4 Aralık 2012’de Şile‘nin 12 mil açığında batmış, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne bağlı arama-kurtarma ekiplerince yapılan ilk müdahalede gemi mürettebatından 4 kişi sağ olarak kurtarılırken, 1 kişinin cesedine ulaşılmış, 7 mürettebat ise kayıp olmuştur.
Kurtarma çalışmalarında görevlendirilen Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne bağlı tahlisiye botunun Şile rıhtımındaki kayalıklara çarparak parçalanması sonucu 4 personel kaybolmuş, arama-kurtarma çalışmaları devam ederken bot personelinden Ahmet Kasarcı yüzerek kıyıya çıkmış, bir gün sonra bot kaptanı Cemil Özben ile bot personeli Turgay Sarıboğa’nın cesetleri bulunmuştur, Bot personeli Mehmet Genç‘in cesedine ise ancak 11 gün sonra ulaşılabilmiş, balıkçı Mümin Akgün’ün cesedi daha sonra bulunmuştur.
Şile’de meydana gelen kaza ve sonrası yaşananlar, Türkiye’de kurtarma faaliyetleri yönünde oluşturulan sistemin yetersiz kaldığını göstermektedir. Ölenlerin yakınlarında ve kamuoyunda, olay sonrası kurtarma sürecini yönetenlerin ihmallerinin bulunduğu, botun limandan çıkmak için 2-3 sefer manevra yaptığı ve teçhiz ve donanımı ile hava ve deniz şartlarının göreve gitmesine olanak tanımadığının Kuruma bildirilmesine rağmen kurtarma ekibinin Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yetkililerinin baskı ve tehditleri sonucu göreve çıkarıldıkları, olay ile ilgili olarak yetkililer tarafından yapılan açıklamaların ise tatmin edici olmadığı yönünde kanaat oluşmuştur. Olay sonrası birçok soru ise cevap bulamamıştır. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü batan tahlisiye botu yerine daha donanımlı bir tekne neden göndermemiştir? Kaza bölgesine keşif helikopteri yerine neden kurtarma helikopteri gönderilmemiştir? Kurtarma faaliyetinde görevlendirilen ekibin, o anki deniz ve hava şartlarının kurtarma faaliyetlerine olanak tanımadığı yönünde beyanları neden yetkililerce dikkate alınmamış ve göreve gitmeleri konusunda ısrarcı olunmuştur? Kurtarma faaliyetlerine katılan ve hayatlarına mal olanlara bu talimatı kim ya da kimler vermiştir?
Ayrıca, St. Kitts Nevis bandıralı geminin 1976’da inşa edildiği, taşıdığı yük, ağırlık ve boyutu göz önüne alındığında; olay tarihindeki hava ve deniz şartlarının geminin Boğazlardan geçmesinde büyük risk taşıyacağı yetkililerce değerlendirilerek gerekli tedbirlerin neden alınmadığının da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Sadece bu olayda değil, Ülkemizde meydana gelen deprem ve sel felaketlerinde de yetkili ve görevli kurum ve kuruluşların olaylara müdahale etmede yetersiz kaldıkları ve başarısız oldukları henüz hafızalarımızdadır.
23 Ekim 2011’de meydana gelen ve 644 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 1966 vatandaşımız yaralandığı Van-Erciş merkezli deprem sonrasında yetkililerin birbirinden bağımsız ve tahmini yorumlara dayanan açıklamaları ve binalara verilen ön hasar tespit raporlarına güvenmeleri gerektiği ve evlere dönülmesi yönündeki söylemleri sonucu vatandaşlarımız bu söylemlere inanarak evlerine girmiş, 17 gün sonra 11 Kasım 2011 tarihinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem neticesinde çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Eylül 2009’da Trakya’da başlayıp İstanbul’u da etkisi altına alan yağmurlar sonucu meydana gelen sel felaketlerinde; bir tekstil fabrikasına servisle gelen 7 kadın araç içinde, İkitelli TIR parkında uyuyan 6 şoför uykuda, İkitelli ve Halkalı’da 8 kişi, Çatalca ve Silivri’de 3 kişi sel sularına kapılmak suretiyle boğularak ölmüştür. Söz konusu sel felaketinde Trakya’da 7, İstanbul’da 31 kişi olmak üzere toplam can kaybımız 38 kişi olmuştur.
Yukarıda belirttiğimiz ve açıkladığımız olaylar; Ülkemizde meydana gelen afetler karşısında görevli ve yetkili kurum ve kuruluşların yetersiz kaldığını, aralarında koordinasyon eksikliği olduğunu göstermektedir.
4 Aralık 2012 tarihinde Şile‘nin 12 mil açığında meydana gelen kazanın araştırılması, kurtarma botunun gerekli teçhiz ve donanıma sahip olmadığı ve hava şartları uygun olmadığı halde kurtarmayla görevli personelin denize çıkması yönünde baskıda bulunup bulunulmadığının tespit edilmesi ve bundan böyle meydana gelebilecek benzer olaylar ile olası afetlerde daha etkin ve koordinasyon içinde görev yapılmasının sağlanması için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla; Anayasamızın 98.maddesi, İç Tüzüğümüzün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
M. Akif HAMZAÇEBİ
İstanbul Milletvekili