AYNI GÜNLÜĞE YAZMA
Yağmur yağmadan önce, ortalığı toz duman götürmüyordu bu sefer beklenilenin aksine.
Rüzgar sessizlikle cezalandırılmış sokakların arasından fısıldayarak uzun bir zamandan beri sesini duyuramamış olacak ki artık çığlık atmaya başlamıştı.
Gökyüzünün kızıllığı atmosferi sarınca, kulağına bir şey mırıldanmış gibi uslu uslu durdu rüzgar.
Meğer arkasından geleni görüp te korkmuş yapacaklarından yağmurun.
Ama adı değil yağmur , o huzur veren, o temizliğiyle kukusuyla insanları başka diyarlara taşıyan yağmur değildi o.
Ama adı gibi yağmur, şelalelerin hepsini göğü yarıp içine yerleştirmişlerdi sanki.
Oluk oluk akan çamurlu su, taşıdığı herşeyi kendi rengine bürümeye . gaddarlığın zirvesini yakalamak için yemin etmişti.
Küçük bir miyavlama sesi, bir çığlığı bastırmış, dünya tepetaklak olmuş, bir anda elimizdeki her şeyi suya kaptırır olmuştuk.
Su, bizim anonim dostumuz olmaktan çıkmış, ağzını açıp tüm nefretini üzerimize boşaltır gibi olmuştu.
İnandığımız, sırtımızı dayadığımız, zor günümüzde yanı başımızda bulduğumuz suyumuz, artık taraf değiştirmiş, taşmayacağına inandığımız tüm dereler taşmıştı.
Bir kaç saat sonra, hepimizin ve etrafımızdaki herşeyin rengi ıslak ve asla rengini unutamayacağım bir kahverengi idi.
O toprağın ve hain suyun içinde kaç ölü yüz vardı artık tanıyamıyorduk. Geriye dönüp evlerimize baktığımızda kendi inanmak istediğimiz şeye inandığımızı, asıl yalanı kendimize söylediğimizi biliyorduk ama kimse konuşmuyordu.
Yağmur öncesi kadar sessizdik.
Adı gibi değildi yağmur……..
Hiç aynı günlüğe yeni yılda yazmayı denediniz mi?
Bu yıl öyle yaptım. Bir corona günlüğü, bir de 2019 un üstüne yeni yılı yazdım.
Çok enteresan bir deneyimdi. Gerçekte her yıl için bir ajanda tutarım. Benim ajandalarım sadece yapılacak işleri değil aynı zamanda hissettiğim, gördüğüm, söylemek istediklerimi de içerir.
Küçük bir hikaye buldum bugün 14.07.2019 un üzerine yazarken onu paylaşmak istiyorum.