MHP Genel Başkanlığı için başlattığı mücadele ile Türk siyasetinde adından sıkça söz ettiren Meral Akşener, Beykoz’da konuştu.
Şuıbat ayından itibaren “80 milyon kere hayır” sloganıyla birçok toplantıya katılan Meral Akşener, Beykoz’da vatandaşlarla bir araya gelerek neden hayır diyeceğini anlattı.
Beykoz, Akbaba Mahallesi Karya Düğün Salonu’nda düzenlenen “Milli İradenin Önemi” isimli konferans için gelen Meral Akşener, yoğun güvenlik önlemleri altında konuşmasını gerçekleştirdi.
Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çevik Kuvvet ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı toplantı öncesi toplanan Akşener karşıtı grubu emniyet yetkilileri bölgeden uzaklaştırdı.
Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam, bizzat komiserleriyle birlikte güvenliği sağlayan memurların başında durdu. Çeşitli siyasi parti temsilcileri, MHP eski MYK Üyesi Hayrettin Nuhoğlu, MHP İstanbul eski Milletvekili Ali Torlak ve Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe Örgütü’nün tam kadro katıldığı toplantı yaklaşık bir saat sürerken, yaşanan izdiham nedeniyle Akşener, salona giriş ve çıkışta sıkıntı yaşadı.
Meral Akşener, aklaşık 1500 kişinin katıldığı kalabalığa düğün salonunun ortasında bir sandalyenin üzerine çıkarak konuştu.
Akşener’in Konuşmasından satırbaşları:
“Hani diyorsunuz ya zaman zaman ülkücü hareket engellenemez diye işte her şartta bizleri kimse engelleyemiyor. Netice itibariyle bizde çareler tükenmiyor. Derdimiz, 16 Nisan’da bir oy kullanmaya gideceksiniz. Referandum gündemimiz var, evet ya da hayır diyeceksiniz. Evet tercihinde bulunan kardeşlerimiz de bizim gözümüzde bu ülkenin baş tacı insanlarıdır. Biz tercihimizi hayırdan yana koyduk. Neden hayır diyeceğimizi anlatmak için yollara koyulduk. Türkiye’de ilginç bir şey oluyor. Adı başkanlık sistemi, partili Cumhurbaşkanlığı sistemidir.
Sayın Bahçeli’nin gerekçesi Sayın Cumhurbaşkanı’nın suç işlediği ve bu anayasal suçları ortadan kaldırabilecek bir iradenin bulunmadığı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye zarar verdiği, en azından suç işlemesinin önüne geçilemediğine göre bu suçları hukuki çerçeveye oturtalım gerekçesiyle bu anayasa tasarısı gündemimize geldi. İlginç bir şey bu. Suç işleyen bir şahsı ister Cumhurbaşkanı olsun, isterse normal bir vatandaş olsun; suçtan vazgeçiremiyorsanız o suçu hukukileştiriyorsunuz. Teklif budur. Bu mantık son derece yanlış bir gerekçedir.
Aradan bir zaman geçti. Meclise indi. Meclis esnasında Sayın Bahçeli bir açıklama yaptı. Benim tek bir oyum var ve bu oy evet. Hem mecliste evet hem referandumda evet. Sonra ortalık karıştı. Meclisten geçtiği andan itibaren Satın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan başta olmak üzere hayır tercihini kullanacağını ifade eden vatandaşlara son derece haşin bir dille akla gelmeyecek hakaretin edildiği bir süreç başladı. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a sesleniyorum. Bir ülkenin kadınlarının ve çocuklarının namusu, şerefi, haysiyeti ve can güvenliği bu ülkeyi yönetenlerin emanetindedir. Siz öyle bir dil kullanıyorsunuz ki, hayırcıları terörist ilan ediyorsunuz. Ama bizler yuhlamıyoruz. Onlar böyle bir dil kullandığı için gerginlik oluyor. Bizim insanımızın huzura ihtiyacı var. Onun için biz huzuru temsil ediyoruz.
Aranızda, teröristlerle masaya oturan bir kişi var mı? İki Müsteşar Yardımcısını oraya gönderen birisi var mı? Habur’da o rezalet yaşanırken, bir çadır mahkemesi kuruldu ve Türk bayrağı ile Atatürk resmi çıkarıldı sebebi de teröristler rahatsız olmasın diye. Unutmayın, yuhalamıyoruz; 16 Nisan’da gereğini yapacağız. O dönemin Adalet Bakanı’na açık açık sordum. O günden bugüne cevap gelmedi. O çadır mahkemelerini kurduran iradenin içinde sizden bir kişi var mı? Apo’nun 10 emrini Dolmabahçe’de okunurken o toplantıyı düzenleyen iradenin içinde sizden bir kişi var mı? 29 Ekim’de üç gün boyunca peşmergeler ağır silahlarıyla geçti. Bunların geçirilmesini sağlayan iradenin içinde sizden biri var mı? Yok. Demek ki Sayın Başbakan burada terörist yok, lütfen aynaya bakın.
Örtülü ödenekten Türkçe Olimpiyatlarına çuvalla para gönderen var mı? Yok. Peki o olimpiyatlara gidip ağlayarak, gel hoca efendi bu hasret bizi yaktı bitirdi, hasretinden yandı gönlüm diyen var mı? Hayır. O KPSS ve üniversite sınavlarında hakları gasp edilmiş, o gençler içinde yapılan hiçbir şey yok. Bu kul hakkıdır, haram olsun. Demek ki burada FETÖ’cü yok, FETÖ mağdurları var. Sayın Başbakan bir şey daha söylüyor. Hain bunlar diyor. Onun cevabını da ben veriyorum. Hainler korkak olur. Burada korkak var mı? Hayır.
Burada cesurlar var. İşinizi gücünüzü bıraktınız geldiniz buraya, bir kamyon polisi dizdiler buraya; biz masumuz alt tarafı bir hayır tercihimizin sebeplerini anlatacağımız bir toplantıdır. Eczacı geliyor, yarın defterleri istenebilir. Taşeron geliyor, onun durumu gözden geçirilebilir. Bu kadar büyük bir baskıyla, o devletin demir yumruğu kafalarında gezdikçe bu salonları şereflendiren sizler, Allah şahittir, bugün de yarın da şahadet ederim ki son derece cesur insanlarsınız. Allah razı olsun. Buraya gelirken, yeni sistem de yargı bağımsızmış, yanına da tarafsız ibaresi eklenmiş; hadi gözünüz aydın!”
