‘Beykoz Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri’ kapsamında son yüzyılın yetiştirdiği önemli mütefekkir, felsefeci ve yazarlardan biri olan Nurettin Topçu ‘İsyan Ahlakı Cephesinde Bir Düşünür’ başlığı ile anıldı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde yazar ve şair Mevlana İdris ile edebiyatçı yazar İsmail Erdoğan’ın konuşmacı olarak yer aldığı anma programına ilçe sakinleri, yazarlar, öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Mevlana İdris: “Nurettin Topçu Çok Özel Bir İnsandı”
Programa Topçu’nun hayatını, eserlerini anlatarak başlayan Mevlana İdris, Topçu soyadının, nereden geldiğine değinerek, “ Ailesi Topçuzâdeler diye tanınır. 1909’da İstanbul’da doğan Nurettin Topçu’nun dedesi Osman Efendi, Erzurum’un Ruslar tarafından işgali sırasında Türk ordusunda topçuluk yaptığından, lâkabı oradan gelir. Nurettin Topçu, gerçek bir Anadolu milliyetçisidir. Çok özel bir insandır. Öncülüğünde kurulan Hareket Dergisi’ndeki tüm felsefi eserlerinde senteze gittiği görülür. Vefatından sonra yapılan sempozyumların en büyüğü, kurucusu olduğu Dergâh Yayınlarının son programında gerçekleşmiştir. Buna rağmen kadrinin bu dünyada pek bilinmediğini görüyoruz.” diye konuştu.
İsmail Erdoğan: “Topçu Filozof, İdealist, Mistik Bir Fikir Adamıdır”
Nurettin Topçu’nun daha iyi bir eğitim için Avrupa tahsili yaptığını, önce Paris Bordeaux Lisesi’ni, sonra da Strazbourg Üniversitesini okuyarak, psikoloji, güzel sanatlar, felsefe, mantık, sosyoloji, ahlak, arkeoloji dersleri aldığını, Strazbourg’da tamamladığı doktorasını 1934 ‘te Sorbonne Ünivesitesi’nde verdiğini ve böylece onun, Sorbonne’da okuyan ilk Türk öğrenci olduğunu belirterek, çalışmasının Sorbonne Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı doktora tezi seçildiğini ve ödül aldığını sözlerine ekledi. Topçu’nun tezini oluştururken hiçbir zaman tükenmeyen bir idealizmi ifade ettiğini, Avrupa’da geçirdiği 6 yıllık eğitimin, ona çok şey kattığını belirten Erdoğan, Topçu’nun aynı zamanda filozof, idealist, mistik bir fikir adamı olduğunu söyledi.
Batılı Ama Batıcı Değil
Avrupa’dan döndükten sonra ülkesindeki olayların perde arkasını daha rahat okuyup anlamaya çalıştığını belirten Erdoğan, Topçu’nun ekonomi felsefesiyle ilgili çözümlemelerine ve Anadolu milliyetçiliği yönüne de değindi. Topçu hakkındaki görüşlerini ise “Sanatla ilgili hayata dair ne varsa yazmaya çalışan, ama maalesef Türkiye’de kayda değer bulunmamış bir şahsiyettir. Vicdanıyla birikimiyle yanıp tutuşarak bu toprakları aydınlatmaya çalışan bir muallimdir O. Öğretmenlik yıllarında, kendi deyimiyle sınıfa sanki mabede girer gibi olan duruşuyla, görevini ise vecd, huşu ve ibadet hassasiyetiyle yapan bir insandı. İnsanlar tarafından çok zor anlaşıldığından, çok orijinal bir hareket sistemi vardı” şeklinde dile getirdi.
Dönemin şartları icabı maruz kaldığı sürgünlere, eziyetlere rağmen, Topçu’nun asla soyluluk ve sonsuzluktan kopmadan mücadelesine devam etmesinin ne denli önemli bir dava adamı olduğunu ortaya koyduğunu belirten konuşmacılar, Nurettin Topçu’nun batılı ama asla batıcı olmadığı, insanın ezilmişliğine karşı olduğu için, solun faşizmle, sağın da komünistlikle suçladığı, ülkedeki çoğu okul ve salonlara üstadın adının verilmesine rağmen kendisinin yeterince anlaşılamadığı konusunda hemfikir oldular.
İzleyicilerden gelen sorular ve cevapların ardından program sona erdi.
Kaynak: Beykoz Belediyesi Basın Bürosu