1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMINA İTHAFEN
Alın teri ile evine ekmek götüren işçi kardeşlerimizin hatırlandığı ve bayram olarak kutlandığı bu günün ilk adımının 1856 yılında Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçilerinin çalışma saatlerinin azaltılması için başlattığı protestolara kadar dayandığı görülmekte. Ancak bu protestolar tarihte , ABD’nin Chicago kentinde işçilerin 1 Mayıs 1886’dan itibaren iş gününün 8 saat olması için başlattığı mücadelenin , 1889’da Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatı’nın Paris Kongresinde “işçilerin ortak bayramı” olarak kabul edilmesine kadar uzanıyor. 1 Mayıs 1886’da ABD’nin büyük kentlerinde beş binden fazla grev ilan edildi. Polisle grevciler arasında çıkan çatışmalarda 1 işçi öldü , çok sayıda işçi de yaralandı. 3 gün süren gösteriler sonrasında sendikacılardan dördü idam , dördü de ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Dünyada 1890’lı yıllara kadar uzanan işçi bayramı , tarihi kaynaklara göre de Osmanlı Devleti’nde ilk kez 1911 yılında Selanik’te tütün, pamuk ve liman işçileri arasında kutlanmıştır.
1 Mayıs İşçi Bayramı’nın resmi tatil olarak kabul edilip kutlandığı ülkemizde işçilerimizin , çalışanlarımızın çok daha iyi maddi imkanlarla ve sosyal haklarının daha da iyileştirilerek , iş güvenliği yasalarının da işçi sağlığı açısından geliştirilmesi temennisiyle aklıma gelen ve hala da hem güldüğüm hem de çok şaşırdığım karadeniz fıkrası gibi gerçek bir olayı sizle paylaşmak istedim.
Rize’de kaza geçiren bir işçi olayı ayrıntılarıyla anlatmak için şantiye şefine bir mektup yazmış ki ne mektup !
“ Sayın Şantiye Şefim , iş kazası tutanağında planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek benden ayrıntı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olan olaylar aynen aşağıdaki gibi olmuştur. Bildiğiniz gibi ben duvar ustasıyım . İnşaatın 6.katındaki işimi bitirdiğimde biraz tuğla artmıştı. Yaklaşık 250 kg olduğunu düşündüğüm bu tuğlaları aşağıya indirmem gerekiyordu . Bunun için bir varil buldum. Ona sağlam bir ip bağladım. 6.kata çıkıp ipi bir çıkrıktan geçirerek ucunu aşağıya saldım. Tekrar aşağıya inip , ipi çekerek varili 6.kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Tüm tuğlaları varile doldurup aşağıya indim. Tam ipin ucunu çözdüm ki , kendimi havada buldum . Ben yaklaşık 70 kiloyum. 250kilolul varil aşağıya düşerken , beni yukarı çekti. Heyecandan ve korkudan ipi bırakmayı akıl edemedim. Yolun yarısında içi tuğla dolu varille çarpıştık . Sanıyorum ki sağ iki kaburgam o sırada kırıldı . Tam yukarı çıkınca iki parmağım iple birlikte çıkrığa sıkıştı. Böylece parmaklarımda kırılmış oldu. O sırada süratle yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar yere saçıldı. Bu sefer de varil hafifleyince ben aşağıya inmeye , varil yukarı çıkmaya başladı ki yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemiği de bu esnada kırıldı. Neyse ki can havliyle ipi bırakmayı akıl ettim ama bu sefer de 3.kat hizasından aşağı düştüm. Sol kaburgam ve sol el bileğim de sanırım o zaman kırıldı. Başımı yukarı kaldırdığımda boş varilin de hızla 6.kattan üstüme geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını düşünüyorum. Sonrasın da bayılmışım. Gözümü hastanede açtım. Allah’ın herkesi böyle görünmez kazlardan korumasını diler , hürmetle ellerinizden öperim. Duvarcı Ustanız Cengiz Sarıgül”
İş güvenliği ile ilgili gerekli bilgi ve donanımın hem işveren hem de duvarcı ustası bu arkadaşımız gibi herkesin bilgi sahibi olması dileğiyle tüm emekçi kardeşlerimizin bayramı kutlu olsun.